Canlı Organ Donörü Olmak: Kadın Deneyimleri Üzerine Bir Araştırma


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kadın Çalışmaları ve Toplumsal Cinsiyet, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2024

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: SEZEN DEMİRHAN

Danışman: Nurşen Adak

Özet:

Organ nakli, tıbbın evriminde önemli bir dönüm noktasını temsil etmekle birlikte, 20. yüzyıl boyunca beden algımızı derinden etkileyerek insan vücudunu muazzam bir projenin içine dahil etmiştir. Bu çalışma da, canlıdan gerçekleşen organ nakli uygulamaları toplumsal cinsiyet dinamikleri ve feminist etik, bağlamında incelenmiştir. Canlı organ bağışıyla ilgili olarak, cinsiyet rolleri, toplumsal beklentiler ve bireylerin özgür iradesi üzerindeki etkileriyle birlikte donörlük fenomeni ele alınmaktadır. Çalışmanın temel amacı, kadınların canlı organ bağışında bulunma deneyimlerini toplumsal cinsiyet bağlamında anlamak ve bu deneyimleri feminist perspektiften değerlendirmektir.

                   Yapılan çalışmalar kadınların dünyadaki başlıca “gönüllü” organ bağışçıları rolünü üstlenirken, erkeklerin ağırlıklı olarak alıcı olduğunu tespit etmiştir. Çalışma, nitel araştırma yöntemi ve fenomenolojik desen kullanılarak gerçekleştirilmiş olup, 18-55 yaş arası amaçlı örneklem ile belirlenen 18 kadın donörle derinlemesine görüşmeler aracılığıyla veri toplamıştır. Kadınların bedenlerinin bir parçası olan organlarını gönüllü olarak başkasına verme deneyimleri toplumsal cinsiyet bağlamında incelenmiş ve betimsel analiz ile yorumlanmıştır.

                   Araştırma sonuçları, donörlük deneyiminin canlı organ donörü olmuş kadın bireylerin yaşamları üzerinde geniş çaplı etkilerini ortaya çıkan temalar doğrultusunda, özerklik, aile ilişkileri, annelik, ameliyat deneyimi, beden, benlik ve bakım gibi kavramlar çerçevesinde feminist perspektiften analiz etmektedir. Ayrıca, çalışma, organ bağışının bireyler arasında sınırlı kalmayıp, aynı zamanda toplumsal ve yapısal düzeyde de ele alınması gerekliliğine vurgu yapmaktadır. Özellikle, kadavra bağışçı sayısının arttırılmasının önemine, canlı organ nakli uygulamalarının sadece tıbbi yönlerini değil, aynı zamanda etik, toplumsal ve cinsiyetle ilgili boyutlarını kapsayan bir şekilde ele almak gerekliliğini vurgulamaktadır.