Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Akdeniz Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Tıbbi Biyokimya, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2016
Öğrenci: Fatih Uzuner
Danışman: AKIN YEŞİLKAYA
Özet:Kardiyovasküler hastalıklar dünya çapındaki ölümlerin en büyük nedenidir ve kardiyovasküler hastalıkların nedenleri çeşitlilik göstermesine rağmen, en sık görülen nedeni aterogenez ve sonrasında gelişen trombozdur. Endoteliyal disfonksiyon, vasküler düz kas hücrelerinin proliferasyonu ve migrasyonu ile karakterize patolojik bir süreç olan ateroskleroz, aterojenik lipoproteinlerin arter intimasında birikmesiyle gelişir. Obezite ve diyabet, kardiyovasküler hastalıklar için iki önemli risk faktörüdür. Obezite üzerinde yapılan çalışmalar sonucunda keşfedilen adipokinlerin tanımlanmasından beri adipoz doku endokrin bir organ olarak kabul edilmektedir. Son dönemlerde tespit edilen resistin proteininin endoteliyal disfonksiyon, vasküler disfonksiyon, kardiyak hipertrofi ve vasküler düz kas hücrelerinin migrasyonunu ve proliferasyonunu arttırmak suretiyle ateroskleroz gibi çeşitli patofizyolojik süreçlerde rol aldığı ortaya koyulmuştur Resistinin vasküler düz kas hücrelerinde migrasyona ve proliferasyona hangi sinyal yolaklarını kullanarak yol açtığının anlaşılması, anjiyogenezisi ve bunu takip eden patofizyolojik durumları önlemede önemli bir avantaj sağlayabilir. Bu çalışmada, resistin ile inkübasyon sonrasında vasküler düz kas hücrelerinde, PLC ve PKC izoenzimlerinin aktivasyonu sonucu oluşan NADPH oksidaz kaynaklı süperoksit anyonu miktarı, p44/42 MAPK ve p38 MAPK fosforilasyonunun proliferasyon yolağındaki etkileri araştırıldı. Elde ettiğimiz verilere göre, resistin ile uyarım sonrasında vasküler düz kas hücrelerinin proliferasyonu yolağında, PKC izoenzimlerinin fosforilasyonunun ve diğer alt yolakların aktivasyonunun PLC'nin aktivasyonuna bağlı olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, PLC'nin aktivasyonu sonrasında fosforile olan PKC izoenzimlerinin, p44/42 MAPK fosforilasyonu ve NADPH oksidaz enzim kompleksi üzerinden oluşan ROS aracılığıyla proliferasyonun gerçekleşmesinde önemli bir rolü olduğu düşünülebilir.