Tezin Türü: Doktora
Tezin Yürütüldüğü Kurum: Akdeniz Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Anatomi, Türkiye
Tezin Onay Tarihi: 2016
Öğrenci: Arzu Hizay
Eş Danışman: Doychin Angelov, LEVENT SARIKCIOĞLU
Özet:Periferik sinirler çeşitli travmatik nedenlere bağlı olarak hasarlandıklarında sinir tamiri sonrası fonksiyonel iyileşme genellikle suboptimal düzeyde olmaktadır. Fasiyal sinir hasarı sonrası cerrahi tedavi için pek çok yöntem kullanılmaktadır. Fasiyal sinirin tek başına onarılamadığı durumlarda hypoglossal-fasiyal sinir koaptasyonu bir tedavi seçeneğidir. Çalışmamızda fasiyal sinir hasarı sonrası reanimasyon tekniği olarak 'Y'tüp yardımıyla terminolateral hypoglossal-fasiyal sinir anastomozu (HFA) gerçekleştirdik. Cerrahi sonrası, lezyon alanındaki kollateral dallanma, vibrisseal motor performans, kasların reinnervasyonu, dil kası performansı üzerindeki etkisini araştırdık. Çalışmamızda 48 adet dişi 24 adet erkek Wistar türü rat kullanılmıştır. 24 denek aorta Y tüp için sakrifiye edilmiştir. Cerrahi prosedür olarak Y tüp HFA ve Y tüp uç-yan HFA teknikleri uygulanmıştır. Y tüp HFA'da hypoglossal sinir tamamen kesilmiş ve Y tüpünün uzun koluna, zygomatik ve bukkal dal ise tüpün kısa olan kollarına koapte edilmiştir. Uç-yan HFA'da ise hypoglossal sinir minimum düzeyde (yaklaşık %30'luk lif) hasarlanmıştır. Hasarlanan bölüm tüpün uzun kolunda kalacak şekilde koapte edilmiştir. Bukkal ve zygomatik dal ise tüpün kısa kollarına entübüle edilmiştir. Y tüp HFA grubunda lezyon alanındaki kollateral aksonal dallanma oranı %13 ± 1 iken Y tüp uç-yan HFA grubunda ise %3 ± 1 olarak hesaplandı. Y tüp uç-yan HFA grubunda lezyon alanındaki kollateral aksonal dallanma oranının istatistiksel olarak düşük olduğu tespit edildi. M. levator labii superioris'in (LLS) reinnervasyon paterninin tespitinde ise her iki tip HFA sonrasında çok sayıda poliinnerve motor son plak gözlemlendi. LLS'nin Y tüp HFA grubunda poliinnervasyon oranı %23±5 iken ve Y tüp uç-yan HFA grubunda poliinnervasyon oranı %22±4 olarak tespit edildi. Her iki onarım şeklinin poliinnervasyon oranları üzerine anlamlı bir etkisi (p<0.05) tespit edilmedi. Her iki HFA tamirinde vibrisseal kıl hareketlerinde fonksiyonel bozulma gözlemlendi. Her iki gruba uygulanan cerrahi rekonstrüksiyon modelinin vibrisseal kıl hareketlerinde bir iyileşme sağlayamadığı tespit edildi. Dil performansının değerlendirilmesi için uygulanan ölçüm yönteminde dilin deviyasyon seviyesi Y tüp HFA 41±6 derece ve Y tüp uç-yan HFA grubunda ise 6± 4 derece olduğu tespit edildi. Bu çalışmada lezyon alanında kollateral aksonal dallanmanın azaltıldığı, hypoglossal sinirin epinöral pencere ile hasarlanması sonucu dil hareketlerinde anlamlı düzeyde fonksiyon kaybının olmadığı; sinir fonksiyonlarının kollateral aksonal dallanma ile paralel olmayan şekilde fonksiyon kazanımı olarak yansımadığı tespit edildi. İleriki yapılacak çalışmalarda bu durumun fonksiyonel iyileşmeyi engelleyen mekanizmaların aydınlatılması ve yeni tedavi yöntemlerinin ortaya çıkarılmasıyla giderilebileceğini düşünmekteyiz.