RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, sa.47, ss.156-171, 2025 (Hakemli Dergi)
Kentler, insanların fiziksel ve sosyal gereksinimlerinin karşılandığı, tarihi, siyasi, sosyal, kültürel
geçmişin birikimini taşıyan çok boyutlu yaşam alanlarıdır. Kentler, çağlar boyunca değişime uğramış,
küreselleşme sürecinde hız kazanan konutlaşmayla birlikte, tüketim kültürüne yönelik yapıların bir
parçasına dönüşmüştür. Kentlerdeki bu değişim, sosyal ve kültürel ilişkilerin zayıfladığı, bilgi
alışverişinin hızlandığı, insanların birbirlerine ve kendilerine yabancılaştığı bir süreci beraberinde
getirmiştir. Bu çalışmada, çağdaş resim sanatında yabancılaşma olgusunun önemli bir göstergesi olan
kent-pencere imgesi ele alınmıştır. Pencere imgesi kent yaşamındaki iç mekânla, dış mekânı birbirine
bağlayan bir geçiş nesnesi konumunda olan ve duygu yoğunluğunu arttıran bir ışık kaynağıdır.
Çalışmanın amacı, yabancılaşma olgusu bağlamında çağdaş kent yaşamında betonlaşmanın parçası
olan, içinde yaşadığımız çağla özdeşleşen pencere imgesinin, çağdaş resim sanatındaki yerine,
önemine dikkat çekmek ve incelemektir. Çalışmada çağdaş resim sanatında yabancılaşmanın bir
göstergesi olarak kent yaşamındaki mimari yapılardaki pencere imgesini ele alan sanatçılar Marc
Chagall, Henri Matisse, Rene Magritte, Edward Hopper ve Nuri Kuzucan'ın yapıtları incelenmiştir.
Bu yapıtlarda görüldüğü gibi pencere imgesi, sanayileşme ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte,
insanın kendine yabancılaşmasının önemli bir parçası olmuştur. Sanatçıların yapıtlarında, kentleşme
hareketlerinin, çağdaş yaşamda değişim ve dönüşüme yol açtığı, doğal alanların giderek azaldığı, bina
cephelerinin ön planda olduğu kent dokusunda pencere imgesinin yabancılaşma olgusu bağlamında
en temel öğelerden biri olduğu düşünülmektedir.
1