Turkish Studies- Comparative Religious Studies, cilt.20, sa.2, ss.395-410, 2025 (Hakemli Dergi)
Zaman, insanlık için her zaman derin ve gizemli bir kavram olmuştur. İnsan varoluşunun başlangıcından itibaren, zamanın doğası ve özü üzerine düşünmek, felsefe, din ve doğa bilimlerinin temel konuları arasında yer almıştır. Zamanın akışıyla şekillenen deneyimler, insan düşüncesini derinden etkilemiş, İslam düşünce geleneği içerisinde zamanın doğası ve sınırları, farklı disiplinlerden düşünürler ve âlimler tarafından çeşitli açılardan ele alınmıştır. İslam teolojisinde, Tanrı’nın zamanın yaratıcısı olduğu ve zamanın ötesinde münezzeh bir varlık olarak kabul edilmesi temel bir ilkedir. Zamanın yaratılmış (hâdis) bir varlık olarak görülmesi, Tanrı’nın ezelî ve ebedî doğasını vurgular. Bu bakış açısı, Tanrı’nın başlangıcı ve sonu olmayan bir varlık olduğunu, zamana tabi olmadığını ortaya koyar. Tanrı’nın her şeyi önceden bilmesi ve her şeyi takdir etmesi, O’nun bilgisinin ve iradesinin mutlak olduğunu gösterir ve zamanın hiçbir anının O’nun kontrolü dışında olmadığını pekiştirir. Bu teolojik çerçeve, zamanın bütünüyle Tanrı’nın hâkimiyeti altında olduğunu ortaya koyar. Bu çalışma, İslam filozofları ve kelamcılarının zamanı nasıl tanımladıklarını ve bu tanımların Tanrı’nın ezelî ve ebedî doğası ile nasıl bir etkileşim içinde olduğunu incelemektedir. Bu perspektiflerin analiz edilmesiyle, İslam düşüncesinde zamanın teolojik ve felsefi boyutları açıklığa kavuşturulmaktadır. Çalışma, zaman kavramının metafizik, teoloji ve insan deneyimi arasındaki bağlantıyı kuran bir olgu olarak kalıcı önemini vurgulamakta ve bu disiplinlerin birbirini nasıl tamamladığını ortaya koymaktadır.