MULTİDİSİPLİNER PERSPEKTİFTEN SÜRDÜRÜLEBİLİR TURİZM, Burcu ILGAZ, Editör, İksad Yayınevi, Ankara, ss.223-243, 2022
Turizmin, ülkemiz açısından önemi hangi alanda olursa olsun su
götürmez bir gerçektir. Özellikle ülke ekonomisi bakımından önemli
bir kaynak olan turizmin sürdürülebilirliğini sağlamak adına, onu
besleyen ve gelişmesine vesile olan kaynaklara sahip çıkıp korumak
ulusal bir görevdir. İşte bu çalışmanın konusunu oluşturan Kültür
varlıkları, turizmin sürdürülebilirliği hususunda en faktördür.
Ülkemiz sınırlarında yer alan kültür varlıkları, 2863 sayılı Kültür ve
Tabiat Varlıklarını koruma kanunu kapsamında muhafaza
edilmektedirler. Bahsi geçen yasa dışında, birçok kültür varlığı
UNESCO tarafından dünya mirası olarak kabul edilmiş, dünya miras
listesine ve geçici miras listesine alınarak korumaların üst düzeyde
olmasına ayrıca katkı sağlamıştır. 2863 sayılı yasa ile sadece kültür
varlıkları değil aynı zamanda Anadolu tabiatının doğal güzellikleri de
koruma altına alınmıştır. Yasa çerçevesinde Kültür Varlılarını Koruma
Bölge Kurullarınca arkeolojik, doğal, kentsel sit gibi, sit alanı ilan
edilmiş olan alanlar, her ne kadar koruma altına alınmış olsa da ne yazık
ki tahribatın önüne tam anlamıyla geçilememiştir.
Kültür varlıklarındaki tahribat farklı yollarla meydana gelmektedir. Bu
tahribatlar içerisinde en üzücü olanı, “Vandalizm” olarak nitelendirilen
ve bilinçli bir şekilde definecilerin vermiş oldukları zararlar neticesinde
meydana gelenlerdir ve maalesef ülkemizde bugün en yaygın görülen
tahribat örneğidir. Diğer bir tahribat ise farkında olmadan ve tamamen
kültür varlıkları konusunda Anadolu halkının bilinçsizliğinden kaynaklanan tahribatlardır. Cumhuriyetin ilk yıllarında, henüz bir
kültür politikasının olmadığı süreçlerde, Anadolu halkı var olan mevcut
antik kentlerin, hem yaşam koşulları bakımından uygun coğrafyaya
sahip olması hem de tarım ve hayvancılık gibi ekonomik faaliyetlerin
yürütülebileceği alanlarda kurulmuş olmasından dolayı, yerleşim yeri
olarak, ya direk antik kentlerin üzerine konmuş ya da yakınında bir
alanı tercih etmiştir. Bu sebepledir ki bugün birçok antik yerleşimin
üzerinde modern köy-kentler görülür. İşte kurulan bu modern
yerleşimler, kendi gelenek-göreneklerine ve inanç sistemlerine göre
yeni yaşam alanları oluştururken kasıtlı bir şekilde olmasa da kültürel
tahribat gerçekleştirmişlerdir. Bu makalenin yazılmasına ilham kaynağı
olan Anydros-Eudokias kenti de bundan nasibini almış talihsiz kültür
varlıklarından sadece bir tanesidir. Çalışmada, bugün hala, gerekli
koruma önlemlerinin alınması ve tahribatın önüne geçilmesi
durumunda genelde Antalya turizmine, özelde ise Döşemealtı ilçesi
turizmine sağlayacağı katkılar3
, özellikle de Döşemealtı ilçesinin yerel
kalkınmasında ve tanıtımındaki rolüne ilişkin öneriler sunulacaktır.