Günümüz Alman edebiyatında, geçmişin gölgesi yazarları etkilemeye devam etmektedir ve şimdi bu miras torunların bakış açısına daha güçlü bir şekilde damgasını vurmaktadır. Bu yazarlardan biri olan Bernhard Schlink’in diğer yapıtlarında olduğu gibi Torun (Die Enkelin) adlı romanında söz konusu bu durum net bir şekilde görülmektedir. Yazar, okuyucuyu bir aileyi ve üç kuşağı kapsayacak bir şekilde Almanya’nın yakın tarihi ile yüzleşmeye hazırlamaktadır. Bu yapıt, aydın bir büyükbabanın ırkçı ideolojiye sahip genç kız torununu bu fikirlerinden uzaklaştırma çabasını konu almaktadır. Büyükbabanın bu yönlendirme çabası, geçmişle hesaplaşmanın ve geçmişin ve travmaların üstesinden gelebilmenin sancılı bir süreç olduğunu ortaya koymaktadır. Çünkü torunun şekillendiği aile ortamı, aile üyelerinin suskunluğu ve yıllardır süre gelen sırlar, savaş sonrası üçüncü ve kuşağın gerçeği keşfetme çabalarını sekteye uğratmaktadır. “Torun” romanı sadece Nasyonal Sosyalizm geçmişi ile sınırlı kalmayıp aynı zamanda, 1968 yılında yaşanan öğrenci hareketlerini, Doğu-Batı Almanya arasındaki gerilimi ve Berlin Duvarı’nın yıkılışını da ele almaktadır. Ayrıca aile üyeleri arasındaki karmaşık ilişkileri ve bu ilişkilerin üçüncü kuşak üzerindeki ruhsal durumunu da incelemektedir. Dolayısıyla yazar bunu yaparken, geçmiş ve günümüz arasında gidip gelen bir anlatım tarzı kullanarak romanına derinlik katmaktadır. Bu bilgiler ışığında, romanda geçmişle yüzleşme, aile sırları ve suçluluk duygusu, milliyetçilik ve savaş sonrası üçüncü kuşak gibi temalar işlenmektedir.
In contemporary German literature, the shadow of the past continues to shape the works of authors, and now this legacy is increasingly bearing its mark on the perspectives of grandchildren. This situation is clearly evident in Bernhard Schlink’s novel Granddaughter (Die Enkelin), as in his other works. Encompassing a family and three generations, the novel prepares the readers to confront Germany’s recent history. It revolves around an intellectual grandfather’s struggle to send his young granddaughter, who has racist ideologies, away from these ideas. This guidance efforts of the grandfather reveal that overcoming past and historical traumas is a painful process. Because the family environment in which the granddaughter was shaped, the silence or guidance efforts of family members and long-held secrets hinder the efforts of the post-war third generation to discover the truth. The novel “Granddaughter” delves not only into the Nazi past, but also deals with the student movements in 1968, the tensions between East and West Germany and the fall of the Berlin Wall. It also examines the complex relationships between family members and the impact of these relationships on the psychological state of the third generation. Thus, in doing so, the author adds depth to the novel by using a narrative style that oscillates between the past and the present. In the light of this information, themes such as confronting the past, family secrets and guilt, nationalism, and the post-war third generation are discussed in this novel.