Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, cilt.11, sa.1, ss.137-159, 2024 (Hakemli Dergi)
Bu çalışma, on yedinci yüzyıl Barok dönem kadın ressamı Artemisia Gentileschi’nin yüzyıllar sonra bile etkileyiciliğini koruduğu yaşam öyküsünde ve sanatında kadının izlenen nesne olmaktan çıkıp görenin de görünenin de özne ve/veya nesne olmasına ve olma şekline kendisinin karar verdiği sürecin bir kurmaca ile bütünleşmesini ele almaktadır. Acının ve tutkunun gerçek hayattaki yaşanmışlığının fırça ile tuvale, sözcükler aracılığı ile de kâğıda aktarılması ile sanat tarihi ve yaşam anlatısı birleşir. Makale, Susan Vreeland’in dilimize Artemisia’nın Çilesi olarak çevrilmiş kurmaca yaşam öyküsünde hem kadın hem de kadın sanatçı olarak Artemisia’nın yaşamından bir kesiti tabloları aracılığı ile bir yolculuğa dönüştürmesine odaklanır. Sanatın bir haykırış, ifade, duygularını dile getirme ve kimlik oluşturma olarak kullanılması, Vreeland’in romanında hikâyenin Artemisia’nın açısından anlatılarak kurmaca içinde gerçekliğin etkileyici biçimde sunulmasına dönüşür. Bu noktada da sanatçının tarih yazıcılığına ek olarak yazarın da tarih yazıcılığı görülür. Kurmaca yaşam öyküsünde ayrıca Linda Nochlin’in sorusuna da atıfla Artemisia’nın “büyük sanatçı” olma durumu incelenecektir. Sonuç olarak, bu çalışma, Barok dönemde bir inci gibi parlayan ve ondan önceki kadınların parlamasını sağlayan Artemisia’nın yüzyıllar sonra bir kadın yazar tarafından tekrar görünür kılınmasını incelemektedir.