TPRECD 43. Ulusal Kurultay, Antalya, Türkiye, 10 - 14 Kasım 2021, ss.86
Giriş: Yüzdeki geniş çaptaki yanık skarları ve kontraktürler
hastaların hayatını, hem fiziksel ve fonksiyonel olarak
etkilemekte hem de psikolojik olarak toplumdan
soyutlanmasına sebep olmaktadır. Doku uyumu açısından
ince cilt yapısı ve esnekliği nedeniyle yüz bölgesinin
rekonstrüksiyonu, sınırlı seçeneklere sahip kritik bir
bölgedir. Kliniğimizde komplet yanık skarı ve kontraktürü
olan olgularımız için daha az skarlı bir rekonstrüksiyon
amaçlı supraklavikuler bölgenin serbest flep şeklinde
aktarılmasını tercih ettik. Bu çalışmamızda doku genişletici
uygulaması, supraklavikuler arter ada flep ile komplet
yüz rekonstrüksiyonu, aşamalı olarak kapsülektomi,
orbital bölge, ağız ve burun bölgesi rekonstrüksiyonu
deneyimlerimizi sunmaktayız.
Hastalar ve Yöntem: Kliniğimize yüz nakli isteği
ile başvuran 2 hastanın komplet yanık skarlarının
eksizyonu ve rekonstrüksiyonu amaçlı supraklavikuler ve
deltopektoral bölgelerine doku genişleticisi uygulamasını
tercih ettik. Bu amaçla uygun perforatör seçimi ve
uygun anjiyozom haritalaması için indosiyanin yeşili
kullanılarak spy cihazı ile görüntüleme yapılması sonrası
bulunan perforatörler doppler cihazı ile teyit edildi.
Güvenli bölge olarak görüntülenen alandan yapılan 7
cm insizyon ile olgulara 650 cc hacim kapasiteli doku
genişleticisi yerleştirildi. Operasyondan 10 gün sonra
şişirilmeye başlanan doku genişleticileri üç günde bir 20 cc
şişirilerek operasyon öncesi 950 cc hacime kadar ulaşıldı.
Operasyonda hastaların mevcut bütün yüz bölgesindeki
skarlı alanlar eksize edildi ve gözler koruma amaçlı
kapatıldı. Spy görüntüleme yardımı ile pedikül
diseksiyonu sonrası transvers servikal arter ve ven
üzerinden serbest olarak kaldırılan 25x15 cm flep tüm
yüz bölgesini kaplayacak şekilde aktarıldı ve inseti
sağlandı. Alıcı damarlar olarak fasiyal arter ve ven tercih
edildi. İlk operasyonunda sadece ağız bölgesi açıldı.
Yaklaşık 10 gün sonra flep inceltilmesi planlanarak alın
bölgesinden üst dudak seviyesine kadar kaldırılan flepte
parsiyel kapsülektomi yapıldı ve reinseti sağlandı. 7 gün
sonra tekrar operasyona alınan hastanın spy görüntüleme
ve doppler yardımı ile teyit edilen güvenli alanlarından
göz, burun bölgeleri açıldı ve perioral bölgesindeki
kapsüllektomisi tamamlandı. Ortalama 1.5 aylık takip
süresi sonrası hastalar taburcu edildi.
Tartışma: Literatüre bakıldığında supraklavikuler ve
deltopektoral bölgeler uygun donör saha varlığında,
fasiyal bölge doku uyumluluğu açısından rekonstrüksiyon
için ilk seçenekler olarak kabul edilmektedir. Bununla
birlikte bu flepler geleneksel olarak pedikül ile transfer
edildiğinde zigomatik ark seviyesini geçememektedir
ve birden fazla flep gereksinimi nedeniyle orta yüz
bölgesinde skar oluşumuyla sonuçlanmaktadır.
Sonuç: Doku genişletici uygulaması ve güvenli kesi
bölgelerini planlamada spy cihazının kullanımı,tek bir
flep kullanılarak skarsız bir orta yüz bölgesi oluşturmada
faydalı olmuştur. Doku uyumu açısından supraklavikuler
bölgenin kullanımı ve uyguladığımız bu metodun, uygun
donör saha varlığında,komplet yüz rekonstrüksiyonunda
tercih edilebilecek bir yöntem olduğunu düşünmekteyiz.