Mimarlık ve Yaşam, cilt.6, sa.2, ss.503-518, 2021 (Hakemli Dergi)
Öz
Önceki çağlarda mekân, yalnız barınma ihtiyacının değil, insanın varoluşunun anlamsal
bir tezahürü olmuştur. Modern çağla beraber işlevselliği öne çıkaran Batı düşünmesi,
insanın mekânla olan ilişkisini de radikal bir tarzda dönüştürmüştür. Hesaplayan
düşünme ile inşa edilen bu mekânların, içinde ikamet edilemeyen nesnelere
dönüşmesinin farkındalığıyla Heidegger ve Frampton gibi düşünürler, Doğu
yaklaşımına paralel olarak meditatif düşünmenin izlerini sürmüşlerdir. Bu, bir mimari
eseri, yapıldığı dönemin teknolojisinin ve biçimsel dilinin yanı sıra; iklim, coğrafya,
malzeme ve kültürüyle yapıldığı “yer”e ait kılmanın arayışıdır.
Bu çalışmada modern teknolojinin imkanlarını yadsımadan insanın özüyle ve evrenle
iletişimini sürdürmesinin nasıl olabileceği sorusu, geleneksel Japon kültürünün içinde
yeşerip, bu geleneği Batı mimarisiyle bütünleştirme çabasıyla öne çıkan Tadao
Ando’nun mimari yaklaşımı ve yapıları üzerinden tartışmaya açılmaktadır. Metin
kapsamında eleştirel bölgeselciliğin ve Zen Budizmin düşünsel kökenleri ele alınmakta
ve mimarın farklı dönemlerde farklı kullanım amaçları için tasarladığı üç yapı üzerinden
bu uçlar okunmaya çalışılmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Tadao Ando Mimarisi, Zen Budizmi, Hesaplayan Düşünme,
Meditatif Düşünme, Eleştirel Bölgeselcilik