When the works of art are examined in the historical process, it has been the pioneer, the follower and the reflector of the society. In other words, social events direct the artists. In this research, the murder of French revolutionist Jean Paul Marat, which has become a social phenomenon, is looked at from different angles, the historical events of the period were examined and the lives and political views of the heroes of the event, Marat and Corday, were shed light on. Within the scope of the research, works describing the Marat murder belonging to different periods and artists were examined and a selection of works of art produced until today has been determined. 11 works of art were included in this selection and in this direction, the perspectives and styles of artists were examined. As a result of the research, it is seen that there are differences in the attitudes of the artists in the way they handle Marat and his murderer Corday. At the same time, in the works examined regardless of the period, it is seen that the bathtub scene in Marat’s death is perceived as an aesthetic interpretation by moving away from its context.
Sanat eserleri tarihsel süreçte incelendiğinde toplumun öncüsü, takipçisi, yansıtıcısı olmuştur. Başka bir deyişle toplumsal olaylar sanatçıları yönlendirmektedir. Bu araştırmada, toplumsal bir olay haline gelen Fransız devrimci Jean Paul Marat’ın cinayetine farklı açılardan bakılmış, dönemin tarihi olayları incelenmiş, olayın kahramanları olan Marat ve Corday’ın hayatları ile siyasi görüşlerine ışık tutulmuştur. Araştırma kapsamında farklı dönem ve sanatçılara ait Marat cinayetini anlatan eserler incelenmiş, günümüze değin üretilen sanat eserlerinin bir seçkisi belirlenmiştir. Bu seçkide on bir sanat eseri yer almış, bu doğrultuda sanatçıların bakış açıları ve üslupları incelenmiştir. Araştırma sonucunda, sanatçılarının Marat ve onun katili Corday’ı ele alış şekillerindeki tavır farklılıklarının öne çıktığı görülmektedir. Aynı zamanda dönemden bağımsız olarak eser seçkisi içinde incelenen eserlerde Paul Marat’ın ölümündeki “küvet” sahnesinin bağlamından uzaklaşarak estetik bir yorum olarak algılandığı görülmektedir.