Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Dergisi (Journal of the International Scientific Research) (IBAD), vol.4, no.-, pp.81-92, 2019 (Peer-Reviewed Journal)
Probability is likened to Roman god Janus whose one face is looking to the past and the other is looking to the future. The reason of such attitude is that probability, on one hand, is a measure related to objective reality and a measure related to subjective reality, on the other. The phrase of Janus-faced probability is used to express this state of analogy between probability and Janus. It can be claimed that the referred phrase may be accepted by the philosophers and mathematicians living in the period of 1654-1837; because in that period the probability exhibits to be a word simultaneously denoting the measures related to subjective and objective realities. This state, however, changes after probability is divided into two parts during the period of 1837-1843. After the end of the mentioned period, the concept of probability is considered as a measure related to only one reality by both people who think “Real probability is subjective probability” and those who think “Real probability is objective probability” but not a measure related to the double realities. Attitude towards approving one type of probability and denying the other type continues until the year 1945. A different idea rises from Rudolf Carnap who is the central thinker of the Vienna Circle. According to him, there are two probabilities and both of them are useful from the point of science. It is because there is no need for one to win over another. What is necessary is cooperation between these two probabilities. One of the first applications of cooperation is done by Rudolf Carnap’s student, Carl Gustav Hempel, while delineating scientific explanation and prediction activities. Wesley C. Salmon and others follow him. After all these, probability once again has become Janus-faced. It should be noted that, however, the old and new aspects of Janus-facedness are not the same. This study aims to exhibit the mentioned situation.
Olasılık, bir yüzüyle geçmişe, öbür yüzüyle geleceğe bakan Roma tanrısı Janus’a benzetilir. Böyle bir tutumun nedeni olasılığın bir yandan nesnel, öbür yandan öznel gerçekliğe ilişkin bir ölçü olmasıdır. Janus yüzlü olasılık tamlaması, olasılık ile Janus arasındaki bu benzerlik durumunu anlatmak için kullanılır. Söz konusu tamlamanın 1654-1837 döneminde yaşayan filozoflarca ya da matematikçilerce kabul edilebileceği ileri sürülebilir; çünkü o dönemde olasılık öznel ve nesnel gerçekliklere ilişkin ölçüleri eş zamanlı olarak dile getirebilen bir sözcük olma özelliğini sergiler. Ancak 1837-1843 döneminde olasılığın ikiye bölünmesinden sonra durum değişir. Olasılık, anılan dönemin bitiminden sonra gerek “Gerçek olasılık öznel olasılıktır” diyenlerce olsun, gerekse “Gerçek olasılık nesnel olasılıktır” diyenlerce olsun yalnızca tek bir gerçekliğe ilişkin ölçü olarak değerlendirilir. İki gerçekliğe ilişkin değil... Olasılıklardan birini onayıp öbürünü yadsıyan bu tutum 1843’ten 1945’e dek sürer. 1945 yılı ile başlayan yeni dönemde Viyana Çevresi’nin merkezindeki düşünür olan Rudolf Carnap’tan farklı bir ses işitilir. Ona göre iki olasılık vardır ve bilim açısından bunların ikisi de yararlıdır. Bu nedenle iki olasılıktan birinin utkusunu sağlamak gerekmez; gerekli olan, bu iki olasılık arasındaki işbirliğidir. İşbirliği önerisinin ilk uygulamalarından birini Rudolf Carnap’ın öğrencisi Carl Gustav Hempel bilimsel açıklama ve öngörme etkinliklerini betimlerken yapar. Sonra onu Wesley C. Salmon ve başkaları izler. Bütün bunlardan sonra ise olasılık yeniden Janus yüzlü olur. Ancak şunu söylemek gerekir ki Janus yüzlülüğün eski ve yeni görünümleri aynı değildir. Bu çalışma söz konusu durumu sergilemeyi amaçlamaktadır.