15. YIL MÜHENDİSLİK MİMARLIK SEMPOZYUMU, Isparta, Türkiye, 14 - 16 Kasım 2007, cilt.1, sa.1, ss.1
İSTANBUL’UN İLK SAYFİYE OTELLERİ:
BÜYÜKADA ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN OKUMALAR
19. Yüzyılda, buharlı gemilerin ve trenlerin yaygınlaşması, böylece seyahatlerde güvenliğin ve konforun artması ile insanlar daha çok seyahat etmeye başlamışlardır. Dini hac, ticaret, diplomasi gibi nedenlerle seyahatlere 19. Yüzyılda turizm amaçlı seyahatlerde eklenir. Yolcular genelde, Avrupa’lıdır ve seyahatlerin pahalı olması nedeniyle aristokrat diyebileceğimiz zengin kesimdir.
Bu seyahatlerin en çok düzenlendiği şehirlerden birisi olan İstanbul’da, lüks ve konfora alışkın aristokrat yolcuların konaklamaları önemli bir sorun haline gelmiştir. Çünkü İstanbul’un geleneksel konaklama yapıları olan hanlar, bu insanların alışık oldukları kültür ve konfora cevap verememektedir. Nitekim bayanların bu hanlarda konaklamalarına izin verilmemektedir. Bu ihtiyaç nedeniyle İstanbul’da otellerin yapımı gündeme gelmiştir.
İstanbul’da ilk otel Galata’da Kuledibi’nde 1840 tarihinde Hotel Quatre de Nations adıyla işletmeye açılmıştır. Bu tarihten sonra İstanbul’da otel yapımı hız kazanmıştır. Din, ticaret ve diplomatik nedenlerle İstanbul’a gelen konuklara Beyoğlu ve Sirkeci otelleri yeterli olurken, turizm amaçlı gelen konuklara kentin kalabalığı, gürültüsü ve kısıtlı imkânları cevap verememektedir. Bu nedenle kent otellerinden çok kısa bir süre sonra Boğaz kıyılarında ve Adalar’da sayfiye otelleri inşa edilmeye başlanmıştır.
Boğaz kıyılarında inşa edilen oteller günümüze ulaşamamışken, Adalar tarihi sayfiye otelleri ile halen önemini ve çekiciliğini koruyabilmiştir. Bu adalar içerisinde de en görkemli ve kapsamlı otellere sahip olmasıyla Büyükada ön plana çıkmaktadır.
Büyükada’daki tarihi oteller; Hotel Giacomo (1860), Hotel Plage (1870), Hotel Venice (1887), Hotel Ber-er / Çankaya Oteli (1800 sonu), Hotel Calypso (1800 sonu), Hotel des Etrangers / Prenses Oteli (1800 sonu), 2. Hotel des Etrangers (1901), Akasya Oteli (1908), Hotel Brasserie (1800 sonu), Hotel Delakuridis / Saydam Oteli (1910), Hotel Splendid Palas (1911) ve otel olarak inşa edilmesine karşın ilk günden itibaren yetimhane olarak kullanılan ve dünyanın en büyük ahşap yapılarından Hotel Prinkipo Palas / Rum Yetimhanesi (1899) dir.
Sahiplerinin ve işletmecilerinin Avrupa kökenli veya levanten olması nedeniyle genelde Latince kökenli isimler taşıyan ilk otel örnekleri, yapıldıkları dönemde Avrupa’daki otellerle aynı özelliklere ve konfora sahiptirler. Mimarlık, turizm ile konaklama tarihinin gelişimini izleme de ve 19. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Avrupa Mimarisinin kullanımı hakkında bilgi toplayabileceğimiz son sayfiye otel binaları örnekleridir ve bu nedenle incelenmeye değerdir.