I. Ulusal Toprak ve Su Kaynakları Kongresi, Eskişehir, Türkiye, 1 - 04 Haziran 2010, ss.182-185
Yeryüzündeki önemli ekosistemlerden birisi olan sulak alanlar, içme suyundan tarıma, sanayiden rekreasyona kadar birçok alanda kilit durumundadır. Ancak tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de söz konusu böyle alanlar, geçtiğimiz yüzyılın son yarısında, çeşitli nedenlerle kurutularak büyük oranda tarım arazilerine veya başka kullanımlara dönüştürülmüşlerdir. Bu dönüşümün çevresel etkileri dikkate alındığında, kurutma alanları ve çevresinde çeşitli ekolojik, ekonomik ve sosyal birçok sorunun ortaya çıktığı belirlenmiştir. Mevcut sorunların çözümlerinin yanısıra yeni sorunların oluşmasını engellemek amacıyla 1990’lı yılların başından beri Ülkemizde de uygulamaya geçirilen Sulak Alan Yönetim Planları ise sürdürülebilir yaşam koşullarını ve doğal kaynakların akılcı kullanılmasını sağlamak bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Bu kapsamdaki sulak alan yönetim planları koruma, kullanma, araştırma, izleme ve denetim gibi etkinlik ve tedbirlerin tümünü bütüncül bir yaklaşımla tanımlayan planlardır. Sulak alanların özellikle havza boyutunda planlanması ise sorunların çözümünde bütüncül bir yaklaşım sağlaması açısından önemlidir. Türkiye’nin “Göller Yöresindeki” sulak alanlardan bir tanesi olan Eğirdir gölü coğrafik konumu, meteorolojik şartları, çevresindeki tarımsal faaliyetleri, su kalitesi ve balıkçılık potansiyeli açısından stratejik bir öneme sahiptir. Bu noktadan hareketle, yüzölçüm olarak Türkiye’nin 4. ve içme suyu açısından da 2. büyük gölü olan bu sulak alan havzasında, Sulak Alan Yönetmeliğinin öngördüğü metot ve yaklaşımlar kullanılarak bir yönetim planı yapılmış ve bu plan kapsamında, bu alandaki su kalitesinin iyileştirilmesi ve balıkçılık, tarım, turizm ve çevre yönetimi alanlarına yönelik olarak çeşitli hedef ve faaliyetler belirlenmiştir.