HELLENISTIK DÖNEM YENI TIP PHASELIS AMPHORALARI ÜZERINE ARKEOMETRIK ÇALIŞMALAR


ORHAN U., EROĞLU M., KADIOGLU Y. K.

Arkeoloji Dergisi, sa.35, ss.107-124, 2025 (TRDizin) identifier

  • Yayın Türü: Makale / Tam Makale
  • Cilt numarası: Sayı: 35
  • Basım Tarihi: 2025
  • Doi Numarası: 10.51493/egearkeoloji.1647366
  • Dergi Adı: Arkeoloji Dergisi
  • Derginin Tarandığı İndeksler: TR DİZİN (ULAKBİM)
  • Sayfa Sayıları: ss.107-124
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Hayır

Özet

ÖZET Phaselis Merkezi Kule (PMK) Seramik Çöplüğü ve Amphora Üretim Alanı’nda yapılan çalışmalarda tespit edilen bir grup amphora üzerine yapılan arkeometrik analizler ve sonuçları bu çalışmanın ana tematiğini oluşturmaktadır. Bu kapsamda çalışmada 8 farklı örnek üzerinde Polarizan mikroskobu yardımıyla min - eralojik-petrografik analizler, X-Işını Fluoresans analizi (PED-XRF) yardımıyla da kimyasal analizler gerçekleştirilmiştir. Petrografik incelemelerle, seramiklerin mikroskobik tanımlanmasıyla doku, mineral ve matriks bileşimleri belirlenmiştir. X-ışını Fluoresans analizi (PED-XRF) ile de kimyasal içerikleri tespit edilmiştir. Böylelikle kil yapısı olarak benzer, form olarak ayrışan 8 farklı amphora örneği; hem daha önceki Hellenistik Tapınak örneklerinin (APK) analiz verileriyle hem de lagünden (kil yatağından) alınan ham kil ile karşılaştırılarak köken benzerliği ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada, salt arkeometrik analiz verilerinden ziyade arkeoloji, jeoloji ve coğrafya disiplinleri ka- psamda yapılan değerlendirmeler ön plana çıkarılmıştır. Nitekim birbirini destekleyen farklı disiplin- lerin verileri sayesinde de bu çalışmanın, somut kanıtlarla desteklenerek hipotetik olmaktan çıkarılması amaçlanmıştır. Bu minvalde arkeolojik çalışmalarda ele geçen amphoralar üzerine yapılan arkeometrik araştırmalarla ortaya çıkan sonuçların, Phaselis’in yakın çevresinin jeolojisi ile de uyumlu olduğu görülmüştür. Ayrıca söz konusu yeni tip Phaselis amphoralarının, özellikle Lagün’den alınan ham kil ve diğer yerel gruplarla olan hamur benzerliği de ortaya konulmuştur. Böylelikle Arkeolojik, Arkeometrik, Jeolojik ve Coğrafi verilerle harmanlanan bu çalışma, disiplinler arası, birbirini destekleyen kanıtları da içermektedir. Netice itibariyle yapılan tüm bu çalışmaların sonuçlarının hem kentteki amphora çalışmalarına hem de seramik araştırmalarına önemli katkılar sunacağı düşünülmektedir.
The primary theme of this study pertains to the archaeometric analyses and outcomes derived from a series of amphorae unearthed during the research conducted at the Phaselis Central Tower (PMK) Ceramic Dumpster and Amphora Production Area. In this study, a range of 8 samples were subjected to mineralogical-petrographic analysis using polarising microscopy and chemical analysis via X-Ray Fluorescence (PED-XRF). In order to determine the texture, mineral and matrix composition of the ceramics for microscopic identification, petrographic analyses were used. A total of eight distinct samples of amphora were thus subjected to a comparative analysis, encompassing both the analysis data of the earlier Hellenistic Temple samples (APK) and the raw clay extracted from the lagoon (raw clay). This approach was undertaken in order to ascertain the origin of the samples in question. In this study, the focus was placed on evaluations within the context of archaeology, geology and geography, with the aim of expanding the scope beyond the limitations of archaeometric analysis data alone. Indeed, the objective of this study is to avoid the potential limitations of a hypothetical approach by providing a foundation of concrete evidence derived from diverse disciplinary perspectives. In this regard, the results of the archaeometric research conducted on the amphorae recovered during the archaeological excavations were found to be compatible with the geology of the immediate vicinity of Phaselis. Furthermore, the new Phaselis amphorae type exhibits a high degree of similarity with the raw clay from the Lagoon and other local groups. Consequently, this study, which integrates archaeological, archaeometric, geological and geographical data, is also significant in terms of its interdisciplinary, mutually supportive evidence. In conclusion, it is anticipated that the findings of these studies will make significant contributions to both the amphora studies in the city and the field of ceramic.