Tiroid Fonksiyon Bozukluğu Olan Hastalarda LDL Hesaplama Yöntemlerinin Karşılaştırılması


Öztürk B., Akbaş S. H., Özdem S., Özen Küçükçetin İ.

XXV. Ulusal Klinik Biyokimya Kongresi, Antalya, Türkiye, 8 - 11 Mayıs 2025, cilt.23, ss.120-121, (Özet Bildiri)

  • Yayın Türü: Bildiri / Özet Bildiri
  • Cilt numarası: 23
  • Basıldığı Şehir: Antalya
  • Basıldığı Ülke: Türkiye
  • Sayfa Sayıları: ss.120-121
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Giriş-Amaç: LDL kolesterol (LDL-C), kardiyovasküler hastalık risk değerlendirmesinde önemli bir
biyokimyasal belirteçtir (1). Klinik uygulamalarda doğrudan ölçülebilse de, çeşitli matematiksel
formüllerle tahmin edilebilmektedir. Tiroid fonksiyon bozukluklarının lipid metabolizması üzerindeki
etkileri nedeniyle (2), LDL-C hesaplama yöntemlerinin doğruluğunu değiştirebileceği
öngörülmektedir. Bu çalışmada, dokuz farklı LDL-C hesaplama yönteminin (Friedewald,
Martin/Hopkins, Extended Martin/Hopkins, Sampson/NIH, Cordova, Hattori, Anandaraja, Vujovic,
Chen) doğruluğu, farklı tiroid fonksiyon bozukluğu gruplarında karşılaştırılmıştır. Ayrıca, TSH,
Serbest T3 ve Serbest T4 düzeylerinin bu hesaplama yöntemleri üzerindeki etkileri değerlendirilerek,
tiroid hormon değişimlerinden en az etkilenen yöntemin belirlenmesi amaçlanmıştır.
Yöntem: Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Merkez Laboratuvarı’nda 01.01.2023 - 01.01.2025 tarihleri
arasında Cobas c702 (Roche Diagnostics, Almanya) otoanalizör sistemi kullanılarak direkt LDL,
HDL, Total Kolesterol, Trigliserit, TSH, Serbest T3 ve Serbest T4 parametrelerinin eksiksiz olarak
ölçüldüğü 37.012 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Hastalar, aşikar hipertiroidi, subklinik hipertiroidi,
normal tiroid fonksiyonu, subklinik hipotiroidi ve aşikar hipotiroidi olmak üzere beş gruba ayrılmışLDL hesaplama yöntemleri, doğrudan ölçülen LDL ile karşılaştırılarak korelasyon analizi (R²), Bland-
Altman analizi, Mean Absolute Error (MAE) ve Root Mean Squared Error (RMSE) gibi istatistiksel
yöntemlerle değerlendirilmiştir. Ayrıca, TSH, Serbest T3 ve Serbest T4’ün LDL hesaplama yöntemleri
üzerindeki etkisini belirlemek amacıyla çoklu doğrusal regresyon analizleri yapılmıştır.
Bulgular: Martin/Hopkins ve Extended Martin/Hopkins yöntemleri doğrudan ölçülen LDL ile en
yüksek korelasyona sahip yöntemler olarak belirlenmiştir (R² = 0.9676, p < 0.0001). Extended
Martin/Hopkins yöntemi, tüm tiroid gruplarında en düşük hata oranına sahip olup en güvenilir
hesaplama yöntemi olarak belirlenmiştir (MAE: 6.65 mg/dL, RMSE 8.87 mg/dL). Cordova ve
Anandaraja yöntemleri ise en yüksek hata oranına sahip olup, özellikle hipertiroidi hastalarında
doğruluk oranları düşüktür (Cordova: R² = 0.9283, Anandaraja: R² = 0.8909). LDL Anandaraja
yöntemi hipertiroidi hastalarında LDL’yi ortalama 9.60 mg/dL daha düşük hesaplamıştır (p < 0.0001).
Cordova yöntemi, T4 seviyeleri yükseldiğinde LDL’yi ortalama 15.89 mg/dL daha düşük
hesaplamıştır (p < 0.0001). TSH seviyeleri yükseldiğinde LDL Friedewald yöntemi LDL’yi ortalama
0.16 mg/dL daha yüksek hesaplamıştır (p = 0.0024).
Sonuç: LDL hesaplama yöntemlerinin doğruluğu tiroid fonksiyonlarına bağlı olarak değişmektedir.
Extended Martin/Hopkins yöntemi, tüm tiroid gruplarında en düşük hata oranına sahip olup, klinik
pratikte en güvenilir yöntemdir. Cordova ve Anandaraja yöntemleri hipertiroidi hastalarında LDL’yi
düşük, Friedewald yöntemi ise hipotiroidi hastalarında yüksek hesaplamaktadır. Bu nedenle, tiroid
hastalarında LDL hesaplanırken hormon seviyeleri dikkate alınmalı ve en düşük hata veren yöntemler
tercih edilmelidir.