Anı Yayıncılık, Ankara, 2018
Yıl 1955. 21 Aralık’ta Kuzey Amerika kıtasının
büyük bir selle yok olacağına dair beklentiler. Clarion adlı gezegendeki üstün
varlıklar tarafından kendisine mesajlar gönderildiğini iddia eden Marian Keech,
inananların üstün varlıklar tarafından bir uzay aracıyla kurtarılacağını iddia
etmektedir. 21 Aralıkta ne sel olmuş ne de bir uzay gemisi gelmiştir. Tüm
benlikleriyle bu kehanetlere inananların 22 Aralık ve sonrasındaki davranışları, 17. YY’da mesihlik iddiasında bulunan Sabetay Sevi’nin kehanetleri ve
müritlerinin gerçekleşmeyen kehanetler karşısında korudukları inançlarından
başlayarak çarpıcı örneklerle teorinin temellerini atan Festinger ve meslektaşları tarafından heyecan verici olarak
karşılanmıştır.
Temeli bu ve benzeri olaylara dayansa da Bilişsel
Uyumsuzluk Kuramı, deprem bölgesine yardımdan cemaat üyeliğine, kullanılan
oylardan tatil tercihlerimize kadar neredeyse tüm kararlarımızdan sonra ortaya
çıkan ‘’acaba’’ sorusunun yarattığı gerginliği yok etme adına kullandığımız ve
kararımızı akla yatkın hale getirmeye hizmet eden bilinçli ya da bilinç dışı
süreçlere ışık tutmaktadır.
Kitabın sonuna gelindiğinde akıl
dışı beklentilerin gerçekleşmemesi karşısında dahi korunan inançları, manevî ya
da ideolojik olarak bağlanılan görüşlerin değişmezliğini ve anlamlandırmakta
zorlandığımız daha pek çok davranışı farklı bir bakış açısıyla
değerlendireceğinizi söylemek mümkündür.