Uluslararası Bilişim Kongresi , Batman, Türkiye, 17 - 19 Şubat 2022, ss.417-427
Yapay zekâ alanında, otonom hareket edebilen sistemlerin ve kendi kendine öğrenerek dışarıdan müdahale olmaksızın karar alan ve değerlendirme yapan yazılımların tıp alanından hukuk alanına kadar yaygınlaşması ve sosyal hayatı etkilemeye başlaması üzerine, yapay zekâ sistemlerin hukuk karşısındaki konumu ve hukuki niteliğinin ne olduğu ve daha doğrusu ne olması gerektiği tartışılmaya başlanmıştır Çalışmamızda mevcut hukuk sisteminde kişi olarak kabul edilen çeşitli kişi ve mal topluluklarından örnekler verilerek kişiliğe giden yolun felsefi, bilimsel ve tarihi süreçleri açıklanacaktır. Yapay zekâ sistemlerin hukuki niteliğinin doğru şekilde tespit edilmesinin, yapay zekâ alanında çalışan ve bu sistemlerden etkilenen kişiler açısından önemi, özellikle sorumluluk hukuku çerçevesinde değerlendirilecektir. Sonrasında yapay zekâ sistemlerin hukuki statüsü ve hukuki nitelendirmesi üzerine güncel tartışma ve görüşlere yer verilecek, bir yapay zekâ sistemin hangi aşamadan sonra malvarlığı unsuru olmaktan çıkıp kişi olarak kabul edilebileceği insanlarla entegrasyonu yapılabilen, giyilebilen ve insanlarla birleştirilebilen yapay zekâ tabanlı organ ve araçlar perspektifinde incelenecektir. Son olarak günümüzün teknoloji alanında kabul gören “önce ateş et, sonra nişan al” yaklaşımının hukuk alanında olası yıkıcı etkileriyle çalışmamız sonlandırılacaktır. Çalışmamız sonucunda, yapay zekâ sistemlerin hukuki niteliğinin tespitinde sistemin sofistikeliğinden ziyade insanda bıraktığı izlenim ile sosyal ve ekonomik hayattaki psikolojik karşılığının önem taşıyacağı kanaatine varılmıştır. Ayrıca yapay zekâ teknolojilerinde telafi edici düzenlemelere odaklanmak yerine, yaratım aşamasında en baştan yasal müdahale yapılarak önleyici mekanizmalar üzerinde çalışılmasının daha kolay ve pratik olacağı sonucuna ulaşılmıştır.
In the field of artificial intelligence, the position and legal nature of artificial intelligence systems in the face of law should have been discussed more precisely, what is the position of the systems that can act autonomously and the software that makes decisions and evaluates without external intervention by learning by itself, becoming widespread from the field of medicine to the field of law and starting to affect social life. In our study, the philosophical, scientific, and historical processes of the path to personality will be explained by giving examples from various people and property groups that are accepted as persons in the current legal system. The importance of correctly determining the legal nature of artificial intelligence systems for people working in the field of artificial intelligence and those affected by these systems will be evaluated especially within the framework of liability law. Then, current discussions and opinions on the legal status and legal characterization of artificial intelligence systems will be included, after which stage an artificial intelligence system will cease to be an asset element and be accepted as a person will be examined in the perspective of artificial intelligence-based organs and tools that can be integrated, worn, and combined with people. Finally, our study will be concluded with the possible destructive effects of the "shoot first, aim later" approach, which is accepted in today's technology field, in the field of law. As a result of our study, it has been concluded that in determining the legal nature of artificial intelligence systems, rather than the sophistication of the system, the impression it leaves on people and its psychological counterpart in social and economic life will be important. In addition, instead of focusing on compensatory regulations in artificial intelligence technologies, it was concluded that it would be easier and more practical to work on preventive mechanisms by making legal intervention from the very beginning during the creation phase.