Bir İnsan Hakkı Olarak "Saygılı Annelik Bakımı": Obstetri Hemşireliği Perspektifinden Bir İnceleme Gülcan Karabulut


Creative Commons License

Karabulut G., Bilgi K., Daşıkan Z., Öztürk R., Demirel Bozkurt Ö.

III. Uluslararası ve IV. Ulusal Kadın Sağlığı Hemşireliği Kongresi, İstanbul, Turkey, 1 - 03 May 2025, (Summary Text)

  • Publication Type: Conference Paper / Summary Text
  • City: İstanbul
  • Country: Turkey
  • Akdeniz University Affiliated: Yes

Abstract

Saygılı annelik bakımı (SAB), kadınların onurunu, mahremiyetini ve gizliliğini koruyarak kötü muameleden uzak duran, travay ve doğum esnasında devamlı destek sağlayacak şekilde sunulan bakımdır. SAB aynı zamanda doğum esnasında kadınların özerkliğine, duygularına ve bilinçli seçimlerine karşı saygı ve empati çerçevesinde, sürekli bir bakım almasını sağlamaktadır. SAB; doğum sırasında tıbbi müdahalelerin azaltılması, doğum ağrısıyla başa çıkılması, emzirmeye zamanında başlanması, kaygıyı azaltarak olumlu bir doğum deneyimi yaşanması ve iyileşmenin hızlandırılması gibi faydalar sağlamaktadır. SAB hastane maliyetlerini azaltmada, kadınlar ve sağlık profesyonelleri arasındaki güveni güçlendirmede etkili bir araçtır. SAB, insan hakları temelli bir bakım yaklaşımına imkân tanıyarak Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ne ulaşılmasını da sağlamaktadır. Tanımlanan yedi düzeyde bakımda saygısızlık ve istismar türü bulunmaktadır. Bunlar; fiziksel istismar, rızasız bakım, mahremiyetsiz bakım, onursuz bakım, ayrımcılık, bakımı terk etme veya mahrum bırakma ve tesislerde gözaltıdır. Araştırmalar, doğum esnasında saygısız bakımın yaygınlığının Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Ekvador, Hollanda, İspanya, Afrika ve Hindistan gibi ülkelerde %17 ile %71 arasında değiştiğini göstermektedir. Doğum esnasında istismarcı bakıma maruz kalmak, doğumdan memnuniyetsizlik, uyku bozuklukları, kadının kendi vücuduna saygı ve anlayış eksikliği, cinsel arzunun azalması, yenidoğana karşı olumsuz duygu ve düşünceler, artan emzirme sorunları ve çocukla zayıf ilişki gibi çeşitli fiziksel ve psikolojik sonuçlara neden olabilmektedir. Kadınlarda sağlık profesyonellerine yönelik güven eksikliğine yol açarak gelecekte sağlık hizmetlerini kullanma konusunda gecikmeler veya isteksizlik, çocuk sahibi olma ve doğal doğuma karşı isteksizlik yaratabilmekte, kadınların doğum şekli tercihlerini etkileyebilmekte ve doğum sonrası psikolojik sorunların gelişmesine neden olabilmektedir. Yapılan çalışmalar SAB’ın maternal ve neonatal morbidite ve mortalite oranlarını azalttığını, travay ve doğum deneyiminde kadınların memnuniyetini artırdığını, SAB alan annelerin geleneksel bakım alanlara kıyasla daha az doğum sonrası depresyon yaşadığını bildirmiştir. SAB sunumunda sağlık profesyonelinin; yeterli bilgi ve beceriye sahip olması, iletişim becerileri, konu kapsamında aldıkları eğitimler ve SAB’a yönelik algı ve tutumları etkili olmaktadır. Personel sayısının yetersiz olması, sağlık profesyonelinin bilgi ve beceri anlamında yetkinliğinin az olması, tıbbi ekipman eksikliği ve bakım sunulan ortamın olumsuz fizikî koşulları SAB sunmada uygulamadaki zorluklar arasında yer almaktadır. Sonuç olarak, SAB’ın gelişimi için obstetrik bakım veren hemşirelerin mesleki gelişimi desteklenmeli, sağlık tesisleri ve sağlık sistemleri SAB’ı sağlayacak şekilde yapılandırılmalıdır. Doğum, doğası gereği neşeli, coşkulu ve sevgi dolu bir deneyim olarak tasarlanmalıdır. Obstetrik hemşireler; kadınların onurunu, mahremiyetini, gizliliğini koruyarak kadınların kötü muamele ve zarar görmelerini engellemede, doğum sırasında bilinçli seçim yapmalarını teşvik etmede aktif rol oynamaktadır. Bu bağlamda sağlık kurumlarında doğum yapan kadınlara insan haklarına dayalı bir doğum bakımı sağlamak için SAB’ı sağlayan müdahale ve politikalar oluşturulmalı, SAB multidisipliner bir ekip tarafından ele alınmalı ve sağlık profesyonellerinin SAB konusunda güçlendirme çalışmaları yapılmalıdır.

Anahtar Kelimeler: doğum, hemşirelik bakımı, kadın, obstetrik hemşireliği