THE ETHICAL DIMENSION OF DEVELOPMENTS IN ARTIFICIAL INTELLIGENCE IN TERMS OF THE PRINCIPLE OF EQUALITY WITHIN THE SCOPE OF THE RIGHT TO WORK


Beyoğlu C. Ü.

ASOS 11. ULUSLARARASI HUKUK SEMPOZYUMU, Kayseri, Turkey, 15 - 16 May 2025, pp.1, (Summary Text)

  • Publication Type: Conference Paper / Summary Text
  • City: Kayseri
  • Country: Turkey
  • Page Numbers: pp.1
  • Akdeniz University Affiliated: Yes

Abstract

THE ETHICAL DIMENSION OF DEVELOPMENTS IN ARTIFICIAL INTELLIGENCE IN TERMS OF THE PRINCIPLE OF EQUALITY WITHIN THE SCOPE OF THE RIGHT TO WORK

Abstract

The ethical dimension of developments in the field of artificial intelligence in working life, about the principle of equality in terms of guarantees of the right to work, focuses on potential risks related to the processing of personal data and decision-making processes. Artificial intelligence applications should ensure that the fundamental rights and freedoms of the individuals concerned are respected, that no rights are violated and that human dignity is protected in the development and implementation processes. Artificial intelligence is used in many areas such as customer profile and behaviour analysis, lead generation, human resources management (recruitment, performance evaluation), healthcare, local government services, banking and taxation. These applications are fundamentally data-based and require the processing of personal data.

The principle of equality and non-discrimination is one of the most critical ethical dimensions of artificial intelligence applications. It is well known that algorithms used in various fields such as health, insurance or conditional release decisions can be developed with learning methods based on race, religion, language, ethnic origin or gender, which creates the risk of violating the prohibition of discrimination. In AI applications, there is a risk of discriminatory and unfair outcomes if biases arise in the system due to incomplete or insufficient data. Deficiencies in the data collection and preparation phase increase the possibility of discrimination. Preventing the risk of discrimination and possible violations of the rights of data subjects at each stage of data processing is an important need about the right to work.

AI-based recruitment systems in the context of the right to work may give individuals the impression that their characteristics may be used against them in the recruitment process. Supervision of workers and monitoring of their activities by AI may lead to arbitrary outcomes. Some studies suggest that women may be more affected than men by AI-induced redundancies. Moreover, the use of AI may lead to shifts in the demand for skills and knowledge, with new jobs requiring new competencies, while the demand for some jobs may decrease. Inequalities in access, such as the gender gap against women in the use of artificial intelligence, are also ethical concerns. Therefore, policies and practices to address these ethical risks are important.

In light of the aforementioned issues, artificial intelligence systems must be designed with a strong emphasis on privacy and data protection. Personal data processing activities should be carried out by the law, honestly, proportionately, accountably and transparently. Data subjects should be informed about personal data processing activities and the methods used. The principle of accountability should be respected at all stages and risk assessment studies based on the active participation of individuals and groups likely to be affected should be encouraged. It should be ensured that individuals are not subjected to a decision affecting them based on automated processing alone, and the role of human intervention in decision-making processes should be defined. It is important to prioritise artificial intelligence applications that comply with international human rights standards and to establish legal safeguards.

Keywords: Right to Work, Artificial Intelligence, Principle of Equality, Prohibition of Discrimination, Protection of Personal Data.

ÇALIŞMA HAKKI KAPSAMINDA EŞİTLİK İLKESİ BAKIMINDAN YAPAY ZEKADA YAŞANAN GELİŞMELERİN ETİK BOYUTU

Dr. Öğr. Üyesi Cem Ümit BEYOĞLU

 Özet

Çalışma hayatında yapay zekâ alanındaki gelişmelerin çalışma hakkına ilişkin güvenceler açısından eşitlik ilkesi üzerindeki etik boyutu, kişisel verilerin işlenmesi ve karar alma süreçlerindeki potansiyel riskler etrafında yoğunlaşmaktadır. Yapay zekâ uygulamaları, geliştirilmesi ve uygulanması süreçlerinde ilgili kişilerin temel hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini, hak ihlaline yol açılmamasını ve insan onurunun korunmasını gözetmelidir. Yapay zekâ, müşteri profilleri ve davranışlarını analiz etmek, müşteri adayı oluşturmak, insan kaynakları yönetimi (işe alım, performans değerlendirme), sağlık hizmetleri, yerel yönetim hizmetleri, bankacılık ve vergilendirme gibi pek çok alanda kullanılmaktadır. Bu uygulamalar temel anlamda veriye dayalıdır ve kişisel verilerin işlenmesini gerektirir.

Eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağı, yapay zekâ uygulamalarının en kritik etik boyutlarından biri niteliğindedir. Sağlık, sigorta veya koşullu salıverilme kararları gibi çeşitli alanlarda kullanılan algoritmaların ırk, din, dil, etnik köken veya cinsiyet gibi temellere dayalı öğrenme yöntemleriyle geliştirilebildiği bilinmektedir, bu da ayrımcılık yasağının ihlali tehlikesi yaratmaktadır. Yapay zekâ uygulamalarında verilerin eksik veya yetersiz olması doğrultusunda sistemde önyargıların ortaya çıkması durumunda ayrımcı ve haksız sonuçlar üretilmesi riski söz konusu olabilecektir. Özellikle veri toplama ve hazırlama aşamasındaki eksiklikler, ayrımcılık ihtimalini artırmaktadır. Veri işlemenin her aşamasında ilgili kişilerin aleyhinde meydana gelebilecek ayrımcılık riskinin ve olası hak ihlallerinin önlenmesi çalışma hakkı açısından önemli bir ihtiyaçtır.

Çalışma hakkı bağlamında yapay zekâ tabanlı işe alım sistemlerinin kullanılması, bireyler üzerinde kişisel özelliklerinin işe alım sürecinde kendileri aleyhinde etki yaratabileceği izlenimini oluşturabilecektir. Yapay zekâ aracılığıyla çalışanların denetlenmesi ve faaliyetlerinin izlenmesi, keyfi ayrımcı sonuçlara yol açabilecektir. Bazı araştırmalar, yapay zekâ kaynaklı işten çıkarmalardan kadınların erkeklere göre daha fazla etkilenebileceğini öne sürmektedir. Ayrıca, yapay zekâ kullanımı beceri ve birikimlere olan talepte farklılık yaratabilmekte ve yeni işler için yeni beceri setlerine ihtiyaç duyulurken bazı işlere talep azalabilmektedir. Yapay zekâ kullanımında kadınların aleyhinde cinsiyetler arası uçurum gibi erişim eşitsizlikleri de etik birer sorun niteliğindedir. Bu etik riskleri gidermek için alınması gereken tedbirler ve uygulamalar önem taşımaktadır.

Değinilen sorunlar kapsamında yapay zekâ sistemlerinin gizlilik ve veri korumasını sağlayacak şekilde tasarlanması gerekmektedir. Kişisel verilerin işlenmesi faaliyetleri; hukuka uygun, dürüst, ölçülü, hesap verebilir ve şeffaf yürütülmelidir. İlgili bireyler, kişisel veri işleme faaliyetleri ve kullanılan yöntemler hakkında aydınlatılmalıdır. Hesap verebilirlik ilkesi tüm aşamalarda gözetilmeli ve özellikle etkilenmesi muhtemel birey ve grupların aktif katılımına dayalı risk değerlendirmesi çalışmaları teşvik edilmelidir. Bireylerin sadece otomatik işlemeye dayalı olarak kendilerini etkileyecek bir karara maruz kalmaması sağlanmalı ve karar alma süreçlerinde insan müdahalesinin rolü tesis edilmelidir. Uluslararası insan hakları standartlarına uygun yapay zekâ uygulamalarının tercih edilmesi ve hukuki düzenlemelerin yapılması önem taşımaktadır.

Anahtar Kelimeler: Çalışma Hakkı, Yapay Zeka, Eşitlik İlkesi, Ayrımcılık Yasağı, Kişisel Verilerin Korunması.