TÜRK DÜNYASI ARAŞTIRMALARI, cilt.117, sa.230, ss.209-218, 2017 (Hakemli Dergi)
11. ve 12. yüzyıl perspektifinde gelişen genel felsefe metodolojisi açısından
Gazali, felsefenin önünü kapatan ve dinî yaklaşım sebeplerinden dolayı
felsefe metodolojisini kabul etmeyen bir düşünür olarak algılanmıştır. Buna
önemli ölçüde Filozofların Tutarsızlığı isminde kaleme aldığı eser sebep olduğu
kadar, buna cevap olarak İbn-i Rüşt’ün kaleme aldığı Tutarsızlığın Tutarsızlığı
isimli eserin, Gazzali’yi, felsefe düşmanı ilan etmesi de rol oynamıştır. Gazali’nin
eserlerinde ortaya koyduğu düşüncelerin, kendi döneminde yadsınmasına
tanık olduğumuz kadar, kendisinden yaklaşık 500 yıl sonrasının Avrupa’sına
gittiğimizde, empirist, sensualist, materyalist filozofların olgu bağlamında
kendisiyle çoğu noktada benzer düşüncede olduğunu tespit ediyoruz ve
özellikle kaleme aldığı Kimya-ı Saadet ve Filozofların Tutarsızlığı isimli eserlerinde,
felsefe metodolojisini pozitivistlerin eleştiri tarzına benzer bir biçimde
eleştirdiğine şahit oluyoruz. Lakin Gazali’nin ortaya koyduğu düşüncelerin
üzerine şerh düşenlerin, Gazali’nin tek bir noktada düşüncesi varmış gibi davranması
ve felsefeye ihtiyatlı yaklaşmasının sebebini sadece iman boyutu ile
ilişkilendiren yaklaşımları sebebiyle, Gazali, sanki ön yargılara maruz kalmış
gibi durmaktadır. Özellikle Batı düşüncesinin arkeolojisinde görebileceğimiz
kadar, kendisinden asırlarca sonra görüş beyan eden hatta aydınlanma ve
modernite ekseninde eserler veren filozoflara benzer düşüncelerinin bulunması,
Gazali’yi, bu bakımdan daha farklı bir okuma biçimi olarak ele alma zaruretini
doğurmaktadır.
Kendi bilimsel ve felsefi kodlarımızın üzerinde oluşmuş ön yargıyı, eğer
varsa muhasebe etmek, o dönemi şerhçilerin izahatından ve onların yarattığı
kolaycılıktan kurtarmak, yorumlama açısından İlahiyat kültürüne defalarca dayanak olan bir filozofu bu bağlamda sadeleştirmek önemli bir algı kırılması anlamına da gelmektedir. Bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu durum
ve gelenek adına sarsılmaz biçimde yerini koruyan düşüncelerin bu manada
yeniden ele alınması fikrinin de öncülü olabilecek bu yeni okuma, en azından
ihtiyaç gibi durmaktadır. Bugün İslam dünyasının içinde bulunduğu durum
ve gelenek adına sarsılmaz biçimde yerini koruyan düşüncelerin bu manada
yeniden ele alınması fikrinin de öncülü olabilecek bu yeni okuma, en azından
ihtiyaç gibi durmaktadır. Gazali’nin eserleri üzerinden doğrudan söylemiş olduklarının
kritik edilmesi üzerine zaman zaman kendisinin de felsefeye karşı
duruyormuş gibi bir tavrı olmasına rağmen, felsefe metodolojisinden yoğun
olarak faydalandığı anlam kazanacaktır. Bu sebeple bu makalemiz, İmam-ı
Gazali’nin Batı dünyasına benzeyen düşünceleri açısından erken olguculuk
olarak değerlendirebileceğimiz düşüncelerini kritik edecek ve belirlemeye çalışacaktır.
Belirlenen bu saha üzerinden umud edilir ki, Batı felsefesi ile Doğu
felsefesi arasındaki ilişki veya etkileşim belirgenleşmiş olur.
Al-Ghazali was perceived as the thinker who didn’t accept the methodology
of philosophy because of religious approaches and reasons through the perspective
of 11th and 12th century philosophy. This is partly because his work called
“The Incoherence of the Philosophers” and the book written by Ibn-i Rushd “Incoherence
of the Incoherence” claiming against him and showing him against
philosophy. We notice that the ideas shown in his books were not only regarded
strange in his era but about 500 years later in Europe empirical, Kimya-ı Saadet
materialist philosophers had common ideas as him and especially in his works
called “Happiness of Chemistry” and “Incoherence of Philosophers” it is clear
that he criticized like positivists. Hence thinkers who were against the ideas
Al-Ghazali put forward regarding he had only one idea and explaining Al-Ghazali’s
unwillingness with religion seems that as if he had been prejudiced. Especially
we can see in European thoughts archeology, the philosophers lived centuries
after him and produced works even in enlightenment and modernity eras
had the same ideas and thoughts so we need to consider Al-Ghazali differently.
If we have the prejudice upon our scientific and philosophical codes we must
evaluate it, to save that time from the vehement rejections and their explanation
of easy way, from the view of interpreting this philosopher who was referred to
theology many times can be marked a turning point in this context.
Nowadays, the new concept of studying the situation and culture, which
stands strongly of Islamic world differently, seems to be inevitable. Having
studied Ghazali’s works it can be possible to claim that he has a tendency
against philosophy, he benefited methodology of philosophy. Because of this
reason the paper will criticize the ideas of Al-Ghazali through the aspect of
early maturity. It is hoped that on the defined area the interaction and relation
of European and Eastern Philosophy can be made clear.