Renal Transplantasyonda İdame İmmunosupressif Tedavi: Genel Yaklaşımlar ve Akdeniz Üniversitesi Deneyimi


DİNÇKAN A.

TÜRKİYE KLİNİKLERİ, cilt.3, ss.18-34, 2010 (Hakemli Dergi)

  • Yayın Türü: Makale / Derleme
  • Cilt numarası: 3
  • Basım Tarihi: 2010
  • Dergi Adı: TÜRKİYE KLİNİKLERİ
  • Sayfa Sayıları: ss.18-34
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Böbrek nakli, diyaliz gerektiren son dönem böbrek yetmezliği hastalığının tedavisinde en etkin renal replasman tedavisidir. Böbrek nakli sonrasında; akut rejeksiyon ve greft kaybını önlemek amacıyla çeşitli immünosupresif ilaçlar kullanılmaktadır. Azatiopürin ve prednisolonun immünosupresif olarak kullanılmaya başlamasıyla özellikle canlıdan yapılan nakillerde greft sağkalımı belirgin olarak uzamış, kalsinörin inhibitörleriyle (CNI) birlikte daha da artmıştır. Ancak CNI'lerinin akut ve kronik toksisiteleri nedeniyle immünosupresif tedavide yeni arayışlara gidilmiştir. Bu bağlamda m-TOR inhibitörleri başlığı altında yeni immünosupresif ajanlar geliştirilmiş ve böbrek nakli pratiğinde kullanılmaya başlanmıştır. Bu grup ilaçlar nefrotoksisitelerinin çok az olması yanında antitümör etkileriyle de heyecan uyandırmıştır. Ayrıca CNI'lerinin daha düşük dozlarda kullanımına ve CNI'süz tedavi rejimlerinin geliştirilmesine olanak sağlamış ve böylece greft sağkalımını olumlu yönde etkilemiştir. Her iki grup ilaçlar da mikofenolik asid ve prednisolon ile birlikte farklı protokoller çerçevesinde kullanılmaktadır. Amacımız böbrek nakli hastalarında kullanılan immünosupresif ilaçların etki ve yan etkilerini, farklı immünosupresif protokollerin etkinlik ve güvenilirliklerini güncel bilgiler çerçevesinde değerlendirmektir.
 

Renal transplantation is the most effective renal replacement therapy for the treatment of end-stage renal disease. Various immunosuppressive agents are used to prevent acute rejection and graft loss after transplantation. Introduction of azathioprine and steroids for immunosuppressive treatment improved the graft survival especially in transplantations from living donors. Calcineurin inhibitors (CNIs) had additional impacts on both living and cadaveric donated transplantation. However, acute and chronic toxicity of these drugs necessitated new investigations in the area of immunosuppression. The researches in this field brought a new immunosuppressive agent group called m-TOR inhibitors. This group was promising since they had less nephrotoxicity and demonstrated antitumor activity. Moreover they provided the chance of diminished dose CNI administration and even immunosuppressive protocols without CNIs. Both CNIs and mTOR inhibitors can be used with corticosteroids and mycophenolate mofetil. The advantage of various regimen choices,led to better graft survivals. The aim of our study is to evaluate the efficacy and safety of different immunosuppressive protocols currently used in renal transplantation.