Cedrus: Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Dergisi, sa.V, ss.447-462, 2017 (Hakemli Dergi)
Temettuat defterleri 19. yüzyılın sosyo-ekonomik tarihine ışık tutmaktadır. Ancak genel tarih anlatımı ve şehir tarihinin alışılageldik yazımı her şehrin tam bir resmini çizemez. Bu nedenle temettuat defteri gibi, sosyo-ekonomik verileri ayrıntılarına kadar barındıran ana kaynakların, farklı bakış açılarıyla yeniden ele alınması birçok şehre biçilen tarihi rol ve özellikleri değiştirebilecektir. Osmanlı Devleti’nin Rumeli Bölgesi’nde en önemli şehirlerinden olan ve kozmopolit yapısıyla dikkati çeken Selanik de temettuat defterleri ışığında yeniden inceleme konusu olmalıdır. Müslüman mahalleleri arasında, benzerlerinden uzakta konumlanan Çavuş (Vlatadon) Manastırı Rum mahallesi, ayrıntıların farklı çerçeveden yorumlanmasıyla komşu mahalleleri ile benzeşen ve onlarla tabii ilişkiler tesis eden bir işçi mahallesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarihi manastırın verdiği güçle bu mahallede yüzyıllarca yaşayan Rumlar, günlük hayatlarında şehrin aşağısında sakin soydaşlarından farklı anlar ve durumlarla karşı karşıya kalmışlardır. Bu bağlamda bireysel ve bölgesel olarak diğerlerinden farklılaşmış ve komşularıyla benzeşmişlerdir.
The Temettuat registers cast a light upon the socio-economic history of the 19th century. However, any general historical narration and the widely accepted urban histary cannot draw a complete picture of each city. For this reason, a reconsideration of the main sources of socio-economic data, such as the temettuat registers, with different perspectives can bring change to many historical roles and to the characteristics of cities. Salonica, which was one of the most important cities of the Ottoman State in the Rumelian Region and was attracting attention with its cosmopolitan structure, should be subjected to re-examination from the evidence provided by the temettuat registers. Among the Muslim neighborhoods, the Çavuş (Vlatadon) Monastery quarter of the Greeks, which was located far from other similar neighbourhoods reveals itself as a workers quarter with similar characteristics to neighbouring quarters and natural relations with them from the interpretation of the details in different records. With the power derived from the presence of the historic monastery, the Greeks who had lived in this region for generations experienced in their daily lives different incidents and situations from their resident cognates down in the city. In this context, they became differentiated from them individually and regionally and developed similarities that more closely resembled their neighbours.