BELGİ DERGİSİ, sa.25, ss.257-282, 2023 (Hakemli Dergi)
Sığır vebasının ilk çağlardan itibaren var olduğu geniş ölçüde kabul gören bir görüştür.
Yine bu görüşe göre hastalık Çin’in doğusunda ortaya çıkmış ve Hun akınlarıyla birlikte
Avrupa içlerine kadar taşınmıştır. Avrupa’ya nüfuz eden sığır vebası 19. yüzyıla kadar yine
Asya kökenli muhtelif salgınla birlikte milyonlarca hayvanın ölümüne neden olmuştur.
Devletlerin ekonomileri ile insan sağlığı önemli ölçüde bu salgınlardan etkilendiğinden,
hastalıkla mücadelenin ve salgınların önüne geçmenin yolları aranmıştır. Bu çerçevede
bir taraftan veteriner hekimliği eğitimi başlatılıp mesleki bir teşkilatlanmanın teminine
girişilirken bir yandan da hastalıklarla mücadelenin etkin biçimde yürütülmesini
sağlayacak mevzuat hazırlanmaya ve nihayetinde devletlerin özgün deneyimlerinin
diğerleriyle paylaşılmasını ve ortak bir hafızaya aktarımını sağlayacak uluslararası
düzeydeki platformların oluşturulmasına çalışılmıştır. Avrupa devletleri söz konusu
girişimleri sayesinde 1871-1872’de etkili olan son büyük epidemiyi takiben sığır vebasını
önemli ölçüde kontrol altına alıp büyük salgınların önüne geçebilmişlerdir. Bu tarihten
sonra hastalık daha çok doğuda görülür olmuştur. Sığır vebası Osmanlı topraklarında
da büyük kırımlar yaratmıştır. Özellikle 19. yüzyılda yaşanan atakların olumsuz etkileri
20. yüzyıl ortalarına dek sürmüştür. Hastalığın kendisi de ancak Cumhuriyet devrinde
ortadan kaldırılabilmiştir. Devletin sığır vebasıyla başa çıkamamasında uzman kadro
yetersizliği temel etkenlerdendir. Ele alınan çalışma da buna odaklanmaktadır. Dönemin
arşiv kayıtlarından hareketle Osmanlı merkez otoritesinin özellikle 1885 sonrası süreçte
hastalıkla mücadele edecek kadrolarını oluşturmadaki performansın portresi ortaya
konulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın ana kaynağını ele alınan dönem için birincil kaynak
kabul edilen ve Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı’nın Osmanlı Arşiv kısmında
Dahiliye (Mektubi Kalemi), Yıldız(Mütenevvi Maruzat); İrade(Askeri, Dahiliye, Hususi,
Orman ve Maadin, Taltifat), Bab-ı Ali Evrak Odası ve Meclis-i Vükela Mazbataları fonlarında
yer alan arşiv belgeleri oluşturmaktadır.
It is a broadly accepted opinion that cattle plague has been existent since the early ages.
Again, according to this opinion the disease emerged in eastern China and carried to
central Europe with Hun raids. The cattle plague that penetrated to Europe caused death
of millions of animals in the process until the 19th Century with various outbreaks most
of which were sourced from Asia again. State the economies and human health were
considerably affected from these epidemics, ways to combat the disease and prevent
epidemics have been sought. In this framework veterinary medicine education was
initiated and the vocation was institutionalized while also it was attempted to develop
legislation that would ensure effective fight against diseases and finally to create
international platforms enabling states to share their unique experiences with others and
transfer them to a common memory. Thanks to their mentioned initiatives, European
states could control cattle plague to a significant extent following the last major epidemic
that was effective in 1871-1872 and prevent large scale outbreaks. From this date onwards
the disease was mostly seen in the east. Cattle plague caused major carnage on Ottoman
lands. Especially the negative effects of attacks in the 19th Century were carried into mid20th Century. The disease itself could be eradicated only in the Republican period. The
main factors in the inability of the state to cope with this phenomenon was insufficient
expert staff. The Ottoman central authority that was late to establish veterinary medicine
institution could not suppress outbreaks. The study focuses on this subject. Based on the
archive records of the time, the aim was to display the portrait of performance Ottoman
managers regarding creation of staff to fight against the disease especially in the process
following 1885. The archival documents included in Dahiliye (Mektubi Kalemi), Yıldız
(Mütenevvi Maruzat); İrade (Askeri, Dahiliye, Hususi, Orman and Maadin, Taltifat), Bab-ı
Ali Evrak Odası and Meclis-i Vükela Mazbataları fons of the Ottoman Archives of the
Presidency of State Archives that are considered as the primary source for the period
examined constituted the main source.