Palet Yayınları, Konya, 2020
Göç hareketlerine insanlığın
başlangıcından itibaren tanıklık edilmektedir. Göç, en temel anlamda; isteğe
bağlı ya da zorunlu olarak insanların çeşitli nedenlerle, yaşadığı yerden başka
bir yere yerleşmesi olarak adlandırılmaktadır. Küreselleşme süreci ve
uluslararası krizler ile paralel olarak artış gösteren göç hareketleri, hem göç
alan hem göç veren kentler açısından ekonomik, sosyal, toplumsal ve kültürel
anlamda değişikliklere yol açmaktadır. 21. yüzyıl “Göçler Çağı” olarak
adlandırılırken, Antalya’nın sahip olduğu olanaklar nedeni ile bu sürecin
dışında kalması mümkün görünmemektedir. Antalya, antik dönemlerdeki adı olan
Pamfilya’dan (çeşitli ırkların ülkesi) anlaşılacağı üzere, kurulduğu zamandan
bugüne kadar göçlere tanıklık etmiş ve göçle birlikte şekillenen bir kent olmuştur.
Altyapı sorunları, çarpık kentleşme, şehre bağlılık gibi sorunların göçle
birlikte artmasının yanında sahip olduğu turizm ve tarımsal ürün potansiyeli
sebebi ile göç hareketlerinde önemli bir merkez olmuştur.
Bugünkü Antalya’nın
yapısında ve demografisinde tarihi boyunca aldığı göçler etkili olmuş ve olmaya
devam etmektedir. Binlerce göçmene barınma, iş, altyapı hizmeti sağlayan
Antalya’nın göç ve göçmenler ile ilişkisini ve sorunlarını anlamak ve çözüme
kavuşturmak olası göç hareketlerinin sonuçlarını değerlendirme açısından
deneyim sağlamaktadır.
Bu çalışmada hem iç göç hem dış göç açısından
çekim merkezi haline gelen Antalya’nın göç tarihine ve bu göç hareketlerinin
Antalya’ya etkileri değerlendirilmektedir.