Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt.20, sa.3, ss.1473-1499, 2021 (Hakemli Dergi)
Türkiye’de modern anlamda müzecilik faaliyetlerinin temeli 19. yüzyıl ortasına dayanmaktadır. Genel olarak
Müze-i Hümâyûn olarak adlandırılan bu kurum Maârif-i Umûmiye Nezâreti bünyesinde faaliyetlerini
yürütmüştür. Avrupalı devletlerin Osmanlı topraklarında kültürel yağma boyutuna varmış olan eski eserler
üzerindeki hâkimiyet mücadelesi, Osmanlı kurumu olarak Müze-i Hümâyûn çalışmaları ile engellenmeye
çalışılmıştır. İlk üç yöneticisi yabancı uyruklu olan bu kurum 1881 yılında bir Osmanlı müdür ile önemli
değişim göstermeye başlamıştır. Philipp Anton Dethier son yabancı, Osman Hamdi Bey ilk Osmanlı müdürü
olarak Müze-i Hümâyûn çalışmalarını yürütmüştür. İki yönetim arasındaki farkların görünür olduğu alanlar
kurum binası gibi somut, nizamnâmeler gibi hukuki, kazılar gibi uygulama boyutunda değerlendirilebilir.
Müze kurumunun benzer niteliklere sahip bu iki müdür döneminin işleyiş ve uygulamalarının kıyaslaması
Osmanlı kurumunun bir Osmanlı müdürü yönetimindeki başarısını göstermektedir.
The beginning of activities about museology in the modern sense in Turkey began in the middle of the 19th
century. The institution generally called as Müze-i Hümâyun carried out its activities under the Ministry of
General Education. The struggle of the European states in the Ottoman lands to dominate the antiquities which
reached the level of cultural plunder was tried to be prevented by the works of Müze-i Hümâyun. After the first
three directors who were foreign nationals, important changes in this institution by an Ottoman director began
in 1881. Philipp Anton Dethier, the last foreign director, and Osman Hamdi Bey, the first Ottoman director
carried out the works of Müze-i Hümâyun. The differences between the periods of these two directors in
physical condition as the building of institution, in the legal area as the Antiquities Regulations, in practice as
the archaeological excavations can be evaluated. The comparison of the functioning and practices of these two
directors of the Museum with almost similar qualifications shows the success of the Ottoman institution under
the management of an Ottoman director.