Biyogerontoloji: Yaşlanma Biyolojisi


Başibüyük H. H. (Editör)

Nobel Yayınevi, Ankara, 2025

  • Yayın Türü: Kitap / Ders Kitabı
  • Basım Tarihi: 2025
  • Yayınevi: Nobel Yayınevi
  • Basıldığı Şehir: Ankara
  • Akdeniz Üniversitesi Adresli: Evet

Özet

Yaşlanma, biyolojinin en karmaşık ve en merak uyandıran olgularından biridir. 

Canlılar âleminde benzer mekanizmalarla işleyen bu süreç, moleküler düzeyden orga-

nizma düzeyine kadar genetik, epigenetik, biyokimyasal ve fizyolojik faktörlerin etki-

leşimiyle şekillenir. Biyogerontoloji, yaşlanmanın biyolojik temellerini anlamaya yöne-

lik disiplinler arası bir alan olarak bu karmaşık sürecin mekanizmalarını aydınlatmayı 

amaçlar. İşte bu kitap, yaşlanma biyolojisinin temel ilkelerini sistematik bir şekilde ele 

alarak bu alanda öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrencilere rehberlik 

etmeyi hedeflemektedir.

Kitap, on dört bölümden oluşmaktadır. “Biyogerontolojiye Giriş” bölümünde, yaş-

lanma biyolojisinin temel kavramları ve tarihsel gelişimi üzerinde durulmaktadır. “Bi-

yolojik Yaşlanma Kuramları” bölümü, yaşlanmanın yakınsak ve ıraksak nedenlerini ele 

almakta, evrimsel açıdan neden ve nasıl ortaya çıktığı konusunda geliştirilen teorilere 

odaklanmaktadır. “Moleküler Yaşlanma” ve “Hücresel Yaşlanma” bölümleri, yaşlan-

maya mikro düzeyde bir bakışla genetik, epigenetik ve biyokimyasal mekanizmaları 

tartışmaktadır. Organ sistemlerinin yaşlanmasına ayrılan bölümler, yaşlanmanın insan 

vücudu üzerindeki etkilerini sistematik olarak ele almaktadır. “Cildin Yaşlanması” bölü-

mü, cilt yapısındaki değişiklikleri ve bunların biyokimyasal nedenlerini ele almaktadır. 

“İskelet Kaslarının Yaşlanması” ve “İskelet Sisteminin Yaşlanması” bölümleri, kas ve 

kemik dokusundaki kayıpların fizyolojik ve moleküler mekanizmalarını incelemektedir. 

“Kardiyovasküler”, “solunum”, “sindirim ve boşaltım” sistemlerinin yaşlanma süreci 

içindeki değişimleri detaylandırılmakta, kardiyovasküler hastalıklar, solunum kapasi-

tesindeki azalma ve böbrek fonksiyonlarının zamanla nasıl etkilendiği üzerinde durul-

maktadır. “Merkezî Sinir Sistemi”, “Duyusal Organlar”, “Endokrin Sistem” ve “İmmün 

Sistem”in yaşlanma sürecinde geçirdiği yapısal ve fonksiyonel değişimler, ilgili bölüm-

lerde ayrıntılı olarak ele alınmaktadır.

Bu eser, doktora düzeyinde verdiğim “insanda biyolojik yaşlanma” dersinin bir 

ürünüdür. Bu alanda Türkçe bir kaynağın olmayışı, böyle bir eserin hazırlanması için te-



xii

mel motivasyon kaynağı olmuştur. Dersi alan öğrencilerimin yoğun ilgisi ve alana dair 

akademik katkıları, kitabın her bir bölümünün detaylı bir şekilde işlenmesine olanak 

sağlamıştır. Bu anlamda, kitabın her bir sayfası, alanda yetişmekte olan yeni akademis-

yenlerin emeği ve titiz araştırmalarıyla biçimlenmiştir.

Bu kitabın en önemli özelliklerinden biri, konuya bütüncül bir bakış getirmesidir. 

Yaşlanmanın moleküler temellerinden başlayarak dokular ve organ sistemleri düzeyin-

de nasıl bir değişim gösterdiğini inceleyen bu kitap, okurların konuyu bir bütün olarak 

algılamalarına imkân tanımaktadır. Bu bakış açısı, sadece yaşlanmanın biyolojik meka-

nizmalarını değil, aynı zamanda yaşlılığın getirdiği fonksiyonel ve klinik değişiklikleri 

de anlamamıza yardımcı olmaktadır. Kitabın hazırlanması sürecinde, yaşlanma biyo-

lojisi alanındaki güncel literatür taranmış ve bu alanda kabul gören temel kavramlar 

ele alınmıştır. Özellikle, yaşlanmanın moleküler belirteçleri, epigenetik değişiklikler, 

metabolik adaptasyonlar ve organ sistemlerindeki dejeneratif süreçlere işaret edilmiştir. 

Ayrıca yaşlanmaya bağlı hastalıklar ve sağlıklı yaşlanmayı destekleyen biyolojik meka-

nizmalar üzerinde de durulmuştur.

Bu kitap, özellikle lisans öğrencileri için temel bir başvuru kaynağı olarak hazır-

lanmıştır. Ancak lisansüstü araştırmacılar ve akademisyenler de yararlı bulacaklardır. 

Aynı zamanda bu eser, Türkçe literatürde biyogerontoloji alanında yazılmış ilk kitap 

olma özelliğini taşımaktadır. Bu yönüyle, alanla ilgilenen genç bilim insanları için de 

önemli bir kaynak olacağına inanıyorum. Bu bağlamda bilimsel bilgiyi paylaşmanın ve 

yeni nesillere aktarmanın en önemli akademik sorumluluklardan biri olduğunu düşünü-

yorum.