Maat Danışmanlık Eğitim Ltd. Şti., Ankara, 2005
Harun Gümrükçü (yay.), Mart 2005: Küreselleşme, Türkiye ve Avrupa Yükseköğretim Alanı, Hamburg/Ankara, Maat Danışmanlık Eğitim Ltd. Şti. 290 s.
ISBN: 3-932569-19-7
Gümrükçü, Harun, “Göç ve İş Gücü Piyasasında Yapısal Dönüşüm Bağlamında Personel Politikalarının Temelleri”, Harun Gümrükçü (yay.), Mart 2005: Küreselleşme, Türkiye ve Avrupa Yükseköğretim Alanı, Hamburg/Ankara, s. 131- 160, ISBN: 3-932569-19-7.
Gümrükçü bu makalesiyle Göç ve İş Gücü Piyasası’nda Yapısal dönüşüm bağlamında Almanya’daki Personel politikasının temellerini irdelemektedir. Qualitatif yöntemle yürüttüğü bir araştırma projesi sonuçlarına dayanarak Almanya’da yaşanan personel politikasındaki değişimlerin göç ve iş gücü piyasasına olan etkilerini irdelemekte ve istihdam piyasasındaki temel değişimlere dönük meyilleri ortaya çıkartmaktadır.
Gümrükçü, Harun, “Bologna-Prag-Berlin Süreçleri Işığı Altında Türkiye’de Yüksek Öğretim Politikası ve Yüksek Öğretimde Değişim” Harun Gümrükçü (yay.), Mart 2005: Küreselleşme, Türkiye ve Avrupa Yükseköğretim Alanı, Hamburg/Ankara, s. 207- 228, ISBN: 3-932569-19-7.
Küreselleşme sürecine paralel olarak üniversitelerin ve eğitimin önemli bir değişime uğraması gerekliliği ortadadır. Eğitimin değişen bu paradigması, Avrupa düzeyinde başlatılan Bologna-Prag-Berlin süreciyle yeni bir ivme kazandı. Bunun için Mart 2000 tarihinde Portekiz’in başşehri Lizbon’da Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanları olağan toplantısında konu önemli ölçüde gündemde yerini aldı. Bu toplantıda AB’nin 2010 yılına kadar dünyanın “en dinamik ve rekabet gücü en yüksek bilime dayalı ekonomik alanı olması” hedefleniyordu. Bu stratejik hedeflerini daha sonra, Mart 2001 Stockholm ve Mart 2002 Barselona toplantılarında da altını özellikle çizerek yinelediler. Bu ortaya konan vizyonu gerçekleştirmek için ekonomik reformların yanı sıra, eğitim ve öğretim alanında yapılacak değişimlerde, belirleyici araçlardan biri olarak öngörüldü. Onun için de bu konuda Barselona toplantısında bir adım daha da ileri gidilerek, Bologna’da karara varılan ‘Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın geliştirilmesi karara bağlandı. Mevcut çalışmalara daha da hız verilerek, 2010 yılına kadar „nitelikli ve üstün kaliteli ve de dünya çapında örnek alınacak bir bilgi alanı” oluşturulması AB- Komisyonu’ndan özellikle istendi.
Bu hedefleri gerçekleştirmede, üniversiteler arası çeşitlilik ortadan kaldırılmadan, ulusal eğitim farklılıkları saygıyla karşılanılacaktır. Ancak bu farklılıklar Avrupa düzeyinde birbirlerini tamamlayacak ve eğitim düzeyini yükseltecek şekilde tekrar organize edileceklerdir. Katılımcı ülkeler arasında kalite güvencesini sağlamak için üniversitelerin birbirlerini karşılıklı olarak kalite kontrolünden geçirmeleri olanaklar içinde olacaktır.
Bu yolla da Avrupa Yükseköğretim Alanı’nın global düzeyde rekabet etme gücü daha da artırılacaktır.
Yüksek nitelikli insan kaynaklarının oluşturulmasına dönük Avrupa Yükseköğretim Alanı fikri temelinde bilimin insanlığın eşi benzeri olmayan ortak bir ürünü olduğu görüşüne dayandırılmıştır. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de toplumlar arası her türlü bilgi alışverişi olmaktadır. Avrupa Yükseköğretim Alanı oluşturulduğunda bu süreç daha da ivme kazanacaktır. Bilgi alışverişinde kaybeden olmaz. Onun üretildiği kurumlarda günümüzde genellikle üniversitelerdir. Toplumlar için hayati önemi haiz bu kurumlar yaşadığımız zaman kesiti içinde, yani bilgi çağında, önemli değişim sürecine girmişlerdir. Bu değişim ihtiyacına cevap verebilmek için ilk adım 18 Eylül 1988 yılında Bologna’da atılmıştır.
Gümrükçü makalesinde bu durum karşısında neden üniversitelerin mevcut YÖK-Yasasıyla yollarına devam edemeyeceklerini, oluşturulmakta olan ‘Avrupa Yükseköğretim Alanı’ çerçevesinde irdelemektedir. Yazara göre: Türkiye 2001 yılında, Haziran 1999 tarihinde kabul edilen Bologna-Deklarasyonu’nu, Prag’ta imzalayarak Avrupa düzeyinde yüksek okulları kapsayan bu mastır planın temel ilkelerini de kabul etmiş bulunmaktadır. Bu stratejik planın ön gördüğü hedefleri gerçekleştirmek ve Türkiye’de uygulama alanına taşımak onun görevleri arasına girmiştir. Gümrükçü bu görüşünden hareketle bu stratejik öğretim projesinin ilk etapta belirleyici temel önceliklerini tek tek sıralamaktadır.
İlk bakışta söz konusu olan Bologna-Süreci yazara göre, idari alanlarda yeni düzenlemeler getirmekle yetinmekte olduğu sanısını vermektedir. Bu edinilen ilk intiba özünde yanlıştır. Bologna-Süreci aynı zamanda ‘büyük bir öğretim reformu’ olarak algılanmalıdır. Bu sürecin ilerleyen safhalarında yükseköğretim sisteminin hem içerik bakımından ve hem de didaktiği yönünde temel değişimler öngörülmektedir. Bologna-Süreci sadece “Avrupa Yüksek Öğretim Alanı’nın” global düzeyde rekabetiyle sınırlı değildir, aynı zamanda üniversitelerde sunulan eğitim ve öğretimin 21. yüzyılda bilgi çağının gereksinimine göre düzenlenmesini de öngörmektedir. Son dört yılda Yükseköğretim alanında tüm tartışmalarda belirli olan bu sürecin YÖK-Taslakları hazırlanırken dikkate alınmamaları ve bilim çevrelerinin büyük bir çoğunluğunun bu süreçten haberdar olmamış olmaları, yazara göre oldukça düşündürücüdür.
Esen, Erol, “Türkiye Üniversitelerinin Avrupa Yüksek Öğretim Alanına Katılımı Sürecinde Sokrates-Erasmus Uygulamalarının Kurumsallaştırılması Sorunu”, Harun Gümrükçü (yay.), Mart 2005: Küreselleşme, Türkiye ve Avrupa Yükseköğretim Alanı, Hamburg/Ankara, s. 229 - 272, ISBN: 3-932569-19-7.
Türk Yükseköğretim’in Avrupalılaşma süreci içinde yerinin değişik bir boyutu da Türkiye üniversitelerinin Avrupa Yükseköğrenim Alanı’na Katılımı sürecinde Sokrates-Erasmus Uygulamalarının Kurumsallaştırılması başlığı altında Esen tarafından irdelenmektedir. Yazara göre Avrupa’da eğitimden sorumlu toplam 29 bakanın 1999’da imzaladığı “Bologna Deklerasyonu” ile, “Avrupa Yüksek Öğrenim Alanı”nın temelleri atılmıştır. Yeni katılımlarla sayıları 40’a yükselen ülkelerde, eğitim ve öğretimde Avrupa boyutunun, hareketliliğin ve çok uluslu ortaklıkların vurgulandığı ve en geç 2010 yılında tamamlanması planlanan yeni süreçte, AB Sokrates-Erasmus Programının önemi artmıştır.
Bununla birlikte, 2005 Ekim ayında başlaması beklenen üyelik müzakerelerinde de ele alınacak eğitim ve öğretim alanına Türkiye’nin katılım süreci yeni bir boyut kazanmaktadır. Mevzuatların uyumlaştırılmasından ziyade, yüksek öğrenim ve araştırmada öğrenci ve öğretim üyesi hareketliliği, çok uluslu işbirliği ve yüksek kalitenin korunması için gerekli mekanizmaların oluşturulmasını öngören bu süreçte, üniversitelerdeki uygulamalar öne çıkmaktadır. Yazıda, Türkiye’de pilot projelerle 2003/04 öğretim döneminde ilk kez başlatılan Sokrates-Erasmus uygulamalarının bu günkü durumu, Esen’in kaleminden örneklerle ele alınmaktadır.
Gümrükçü, Harun, “Göç ve İş Gücü Piyasasında Yapısal Dönüşüm Bağlamında Personel Politikalarının Temelleri”, Harun Gümrükçü (yay.), Mart 2005: Küreselleşme, Türkiye ve Avrupa Yükseköğretim Alanı, Hamburg/Ankara, s. 131- 160, ISBN: 3-932569-19-7.