9. Uluslararası Gastronomi Turizmi Araştırmaları Kongresi, Kayseri, Türkiye, 10 Ekim 2025, ss.249-250, (Özet Bildiri)
Bu çalışma, Türkiye'ye yerleşen göçmenlerin değişen yemek pratikleri üzerine odaklanmaktadır. Çalışmanın amacı, göçmenlerin yemek pratikleri aracılığıyla etnik kültürleri ile Türk kültürü arasındaki etkileşimleri restoran seçimi ve ev içi pratikler düzeyinde incelemektir. Araştırma, nitel bir yaklaşımla tasarlanmış olup, yarı yapılandırılmış görüşmeler yoluyla veri toplamıştır. Çalışma, Türkiye'ye 2015-2020 yılları arasında Bolivya, Brezilya, Azerbaycan ve Kore’den göç etmiş 32-44 yaş aralığındaki dört katılımcı ile gerçekleşmiştir. Toplanan veriler, Maxqda nitel veri analiz yazılımı kullanılarak sistematik biçimde kodlanmış ve tematik olarak yorumlanmıştır. Bulgulara göre, katılımcıların yemek pratikleri yeni yerleştiği coğrafyanın sunduğu ekonomik ve kültürel etmenlerle şekillenmiştir. Katılımcılar ev içi pratiklerinde Türk kahvaltısını, kırmızı eti, zeytinyağını ve çeşitli sebzeleri bulunabilir, ekonomik ve lezzetli bulmaları sebebiyle beslenme rutinlerine entegre ettiğini; günlük rutinlerinde etnik mutfaklarına özgü yemekleri yapmaya da devam ettiklerini ancak bazı malzemeleri bulamadıklarında benzer yerel ürünlerle adaptasyon stratejileri geliştirdiklerini ifade etmişlerdir. Örneğin Brezilyalı katılımcı, etnik mutfağına ait yiyecekleri Türkiye'de bulamadığı için evde yapmayı öğrendiğini belirtmiştir. Katılımcılar restoran seçimlerinde çoğunlukla Türk tüketicilerin tercihlerini ve önerilerini referans aldığını, Türk yemeklerini sevdiklerini ancak yerel gastronomiyi deneyimleyebileceği restoranların sayısını ve yemek çeşitliliğini kısıtlı bulduklarını ifade etmişlerdir. Ek olarak Azerbaycanlı katılımcının Türkiye’deki restoran çalışanlarını samimi bulduğunu ve bu durumun tekrar ziyaret etme niyetini olumlu etkilediğini, Bolivyalı katılımcı ise Türk restoranlarını genel olarak beğendiğini, özellikle kahvaltı odaklı olanları ise sundukları sıcak ve keyifli sosyalleşme ortamı nedeniyle sıklıkla tercih ettiğini vurgulamıştır. Etnik restoranlar bağlamında ise katılımcılar, diğer göçmenlerle bir araya geldikleri sosyal ortamlarda genellikle etnik restoranları tercih edildiğini belirtmiştir. Koreli ve Brezilyalı katılımcı, Türkiye’ye geldikten sonra farklı ülke mutfaklarını sıklıkla tercih ettiğini, yeni tatları deneyimlemenin dünya mutfağına bakış açısını değiştirdiğini eklemiştir. Bulgular, göçmenler için yiyeceğin yeni deneyim, nostalji, özlem, sosyalleşme, toplumsal bağ oluşturma aracı gibi çok boyutlu bir işlevinin olduğunu da göstermektedir. Elde edilen veriler, göçmenlerin değişen gastronomik alışkanlıklarını anlamakta bazı çıkarımlar sunmakta, göçmenlerin yiyecek sektöründeki tüketici davranışları ile mutfak beklentilerine ilişkin ipuçları içermektedir.
This study focuses on the
changing food practices of immigrants who have settled in Turkey. The aim of
the study is to examine the interactions between immigrants' ethnic cultures
and Turkish culture through their food practices at the levels of restaurant
selection and home-based practices. The research was designed using a
qualitative approach and collected data through semi-structured interviews. The
study involved four participants aged 32-44 who migrated to Turkey between 2015
and 2020 from Bolivia, Brazil, Azerbaijan, and Korea.The collected data were
systematically coded and interpreted thematically using Maxqda qualitative data
analysis software. The collected data was systematically coded and thematically
interpreted using Maxqda qualitative data analysis software. Findings indicate
that participants' food practices were shaped by the economic and cultural
factors of their new geographical location. Participants stated that they
integrated Turkish breakfast, red meat, olive oil, and various vegetables into
their dietary routines because they found them affordable and tasty in their
home practices; they also continued to prepare dishes specific to their ethnic
cuisines in their daily routines but developed adaptation strategies using
similar local products when they could not find certain ingredients. For
example, the Brazilian participant stated that they learned to cook ethnic
cuisine at home because they could not find the ingredients in Turkey.
Participants stated that they mostly refer to Turkish consumers' preferences
and recommendations when choosing restaurants, that they like Turkish food, but
that they find the number of restaurants where they can experience local
cuisine and the variety of dishes limited. Additionally, the Azerbaijani participant
found restaurant staff in Turkey to be sincere, stating that this positively
influenced their intention to revisit, while the Bolivian participant
emphasised that they generally liked Turkish restaurants, frequently choosing
those focused on breakfast in particular due to the warm and pleasant social
environment they offered. In the context of ethnic restaurants, participants
stated that ethnic restaurants were generally preferred in social settings
where they gathered with other migrants. The Korean and Brazilian participants
added that they frequently preferred different national cuisines after arriving
in Turkey and that experiencing new flavours changed their perspective on world
cuisine. The findings also show that food has a multidimensional function for
immigrants, serving as a new experience, nostalgia, longing, socialisation, and
a means of forming social bonds. The data obtained offers some insights into
understanding the changing gastronomic habits of immigrants and contains clues
about their consumer behaviour in the food sector and their culinary
expectations.