JOURNAL OF THE HUMAN AND SOCIAL SCIENCE RESEARCHES, cilt.11, sa.1, ss.357-379, 2022 (Hakemli Dergi)
Moral panik toplumun sapkın olarak nitelendirdiği davranışların yaygınlaşması
neticesinde bu davranışları sergileyen kişi ve gruplara karşı gösterilen tepkiler olarak
nitelendirilebilir. Bir toplumda uzun süreden beri var olan huzursuzlukların zirve yaptığı
dönemlerde toplumu saran endişeler de paralel olarak artar ve bu endişeler aynı
dönemlerde moral paniğe neden olur. Bunun yanı sıra sokak eylemleri, intiharlar, terör
saldırıları gibi olaylar aynı şekilde toplumda endişenin yükselmesine neden olur. Bu
endişe arttığında yasama, yürütme ve yargı güçleri toplumda endişeye neden olan
durumun ortadan kaldırılması için bir dizi yasal düzenlemelere yapar. Ayrıca medya
aracılığıyla da endişeye neden olan durum yeniden ve yeniden sunularak bu yasal
düzenlemeler ve ilave tedbirler için zemin oluşturur. Medya bunu aynı dönemlerde
haber, tartışma programı, film, dizi vb. içeriklerle moral paniğe neden olan unsurları
gündemde tutarak yapar. Çalışmada moral panik kavramının anlaşılması adına
dünyadan örnekler verilmiş, bu örnekler neticesinde moral paniğin nasıl egemen
güçlerin kullandığı bir araca dönüştüğü vurgulanmıştır.
Çalışmada önce moral panik kuramsal olarak örnekleriyle ele alınmış, daha sonra 15
Temmuz darbe girişimi sonrasında oluşan atmosferin medya içeriklerine yansıması
televizyon dizileri örneği üzerinden değerlendirilmiştir. Çalışma kapsamında aynı yıl
yayına başlayan üç dizinin ilk iki bölümü moral panik kuramı çerçevesinde (İsimsizler,
Söz, Savaşçı) söylem analizi yöntemiyle incelenmiştir. İncelenen diziler birbirine yakın
tarihlerde yayına başlamış olması dönemin atmosferi ile yakından ilgili olduğu
düşünülmektedir. Her üç dizi de televizyonda altın saatler olarak tabir edilen zaman
diliminde yayınlanmıştır. İncelenen dizilerde kullanılan söylem ve bu söylem aracılığıyla
inşa edilen ideolojinin egemen söylemle örtüşmekte olduğu anlaşılmıştır. Bu durum
moral paniğin belli davranış ve eylemlerin dışlanmasında olduğu kadar hangi davranış
ve eylemlerin onaylandığını belirlemede de etkili olduğu sonucunu doğurmaktadır.