HUKUKUN GÜNCEL MESELELERİ ERZİNCAN SEMPOZYUMU, Erzincan, Türkiye, 10 - 13 Şubat 2022, ss.241-252
Türk Medeni Kanunu’nun 1007. maddesinde devletin tapu sicilinin tutulması sebebiyle
meydana gelen zararlardan kusursuz sorumluluğu düzenlenmiştir. Doktrinde, tapu sicil
memurları tarafından taşınmazlarla ilgili düzenlenen resmi senetlerdeki yanlışlıkların sicil
tutma kapsamında yer almadığı kabul edilmektedir. Türk Medeni Kanunu’nun 1015.
maddesinde ise, tapu sicilinde tasarruf işlemleri için hukuki sebebin ve tasarruf yetkisinin
belgelenmesi gerektiği kabul edilmiş ve hükmün üçüncü fıkrasında işlemi gerçekleştiren tapu
memurunun hukuki sebebe ilişkin yalnız şekli inceleme yapacağı düzenlenmiştir. Dolayısıyla
tapu memurunun resmi senedin maddi hukuka uygunluğuna ilişkin bir inceleme yükümlülüğü
söz konusu değildir. Bu durumun bir sonucu olarak kanunun emredici hükümlerine aykırı bir
sözleşme sebebiyle devletin sorumluluğuna gidilemeyecektir. Benzer şekilde Yargıtay 20.
Hukuk Dairesi, T. 22.12.2016, E. 2015/6344, K. 2016/12459 sayılı kararında, geçersiz
sözleşmeye dayanan tescil işleminde sözleşmeyi akdeden tarafın kanunu bilmemesinin
mazeret sayılamayacağı gerekçesiyle devletin sorumluluğuna başvuramayacağını kabul
etmiştir. Kanaatimizce, hukuki işlemin geçersiz olduğu her durumda devletin
sorumluluğunun kabul edilmesi hukuki sebebin esasına ilişkin bir araştırma yükümlülüğü
anlamına gelecektir ki bunun TMK m. 1015’e aykırı olacağı açıktır. Bununla birlikte, resmi
senedin emredici hükümlere aykırılık sebebiyle hukuka aykırı olduğu kimi durumların da
tapu sicilinin tutulması dışında değerlendirilmesi devletin sorumluluğunu gereğinden fazla
daraltacaktır. Çalışmada, anılan Yargıtay kararı çerçevesinde emredici hükümlere aykırı
sözleşmelerin tapu sicilinin tutulması kapsamında olup olmadığı incelenmiştir.