Akdeniz Tıp Medical Journal, sa.2, ss.73-76, 2015 (Hakemli Dergi)
Son dönem böbrek ve karaciğer yetmezliği gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıkların kesin tedavisi olarak organ nakli (Transplantasyon) uygulanmaktadır. Organ nakilleri her ne kadar hastayı yaşama bağlayan bir yöntem olsa da; nakledilen organların reddedilme riski mevcuttur. Organ Rejeksiyon- larının organ nakillerinin önemli bir dezavantajı olmasından dolayı üzerinde yapılan araştırmaların sayısı fazladır.
Son on yılda hastanın yaşam kalitesini artırmak için uygulanan kompozit doku nakillerinin sayısı artmıştır. Yapılan nakil sayılarının artması sonucu, kompozit doku nakillerinde gelişen kronik rejeksi- yon sıklığının solid organ naklindekinden daha az olduğu görülmüştür. Daha immünolojik özellikteki dokuların nakledilmesine rağmen kronik rejeksiyon görülme sıklığının az olması merak uyandırıcıdır. Bu seyrek görülen rejeksiyonların altında yatan moleküler ve immünolojik nedenlerin aydınlatılması büyük önem taşımaktadır. Elde edilecek bilgiler doğrultusunda solid organ nakillerinde de oluşacak rejeksiyonların erken tanısı ve de önlenmesinde bilim camiası önemli bir ilerleme gösterecektir.
Transplantation is used as a cure for the end-stage renal and liver failure that may be fatal. Although transplantation is an option for the patient to cling to life, there is a risk of rejection of the transplanted organ. Extensive research has been conducted on this subject as organ rejections are a major problem of transplantation.
The number of composite tissue transplants, which are performed to improve the patient’s quality of life, has increased during the last decade. The frequency of chronic rejection in composite tissue transplantation with this method has been observed to be less than that of solid organ transplantation. A lower frequency of chronic rejection is intriguing given the fact that more immunogenic tissues are transplanted in composite tissue transplantation. The elucidation of molecular and immunological mechanisms underlying this “rare rejection” phenomenon is of utmost importance. The scientific community might make significant progress in the early diagnosis and prevention of solid organ rejections data from future studies.