8. International Educational Administrative Forum, Ankara, Turkey, 19 - 21 October 2017, pp.786-787, (Summary Text)
Amaç
Öz-yeterlik bireylerin arzuladıkları hedeflere ulaşmaları için gereken belirli davranışları
gerçekleştirme kapasitelerine olan inançlarıdır (Bandura, 2000). Öz-yeterlik Senemoğlu’na göre ise
bireyin farklı durumlarla başa çıkma, belli bir faaliyeti başarma yeteneğine ve kapasitesine ilişkin
algılayışı, inancı ve yargısı olarak tanımlanmaktadır.
Öz-yeterlik bireylerin aktivite seçimlerinde, işleri ilgili olarak gösterecekleri çabada, ve stresli
durumlarla uğraşırken motivasyonlarını ne kadar süre devam ettireceklerinde temel belirleyicidir
(Bandura, 1977, 196). Öz-yeterlik inancı yüksek olan bireyler, planlama yapmakta, aldıkları
sorumlulukları yerine getirmekte ve karşılaştıkları sorunları çözmekte başarılıdırlar. Öz-yeterlikleri
düşük olan bireylerde ise başarısızlık oranları ve buna ilişkin olumsuz duygular yüksek olmaktadır (
Yılmaz ve Bökeoğlu, 2008, 148). Öz-yeterlik, yaşamı başarılı bir şekilde sürdürmede önemli bir etkiye
sahiptir (Schwarzer, Boehmer, Luszczynska, Mohammed, Knoll, 2005).
Öz-yeterlik inancı bireyin düşünce biçimini ve duygusal tepkilerini de etkilemektedir. Özyeterliği
yüksek bireyler zor görev ve aktiviteler karşısında sakinliklerini korurken, öz-yeterliği düşük
bireyler olayları olduğundan daha zor algılamakta ve problemin çözümünde dar bir bakış açısı
sergilemektedir (Pajares, 2002). Bireyin sahip olduğu öz-yeterlik düzeyi herhangi bir alanda
karşılaştığı güçlükleri aşabilme seviyesini etkilemekte, yüksek öz-yeterliğe sahip olan bireyler
zorluklar karşısında sabırla çalışarak başarıya ulaşırken, düşük öz-yeterliğe sahip bireyler zorluklar
karşısında umutsuzluğa kapılarak başarısız olmaktadır (Hızlıok, 2012, 22-23).
Ebe ve hemşireler, düzensiz ve ağır iş koşulları, uykusuzluk, yorgunluk, görev, yetki ve
sorumlulukların yeterince belirlenmemiş olması, acı çeken ve ölmekte olan insanlara hizmet veren
çalışanlar grubunu oluşturmaktadırlar. Ebelik ve hemşirelik mesleğinde iş stresi ile başa çıkmada
yetersizlikten dolayı işe karşı olumsuzluk, kayıtsızlık, işten sürekli yakınma, eleştirme, devamsızlık,
işten ayrılma gibi örgütsel sonuçlar ortaya çıkacaktır. Bununla birlikte hastaya verilecek kapsamlı
hasta bakımının kalitesi de etkilenerek iş performansında azalma olacaktır. Öz-yeterliğin, iş stresi ile
başa çıkmada rolü olduğu düşünülmektedir. Ebe ve hemşirelerin veya ebe ve hemşire adaylarının
yüksek öz-yeterlik algılarına sahip olması, onlara yüklenen sağlıklı toplumsal değişimi sağlamada
aracı olma rolünü etkili biçimde gerçekleştirmelerini sağlayacaktır.
Türkiye’de ebe ve hemşirelerin/ veya ebe-hemşire adaylarının öz-yeterlik algılarına ilişkin
araştırmaya rastlanmamıştır. Bu araştırmanın sonuçlarının ebelik ve hemşirelik öğrencilerinde özyeterliğin
geliştirilmesine ve alanyazına katkı sağlayacağı düşülmektedir.
Bu bilgiler ışığında Sağlık Yüksekokulu ebelik ve hemşirelik bölümü öğrencilerinin özyeterlik
algıları düzeylerinin incelenmesi bu araştırmanın problemini oluşturmaktadır.Yöntem
Bu araştırma, durum saptamaya yönelik betimsel bir çalışma olup, tarama modeli esas alınarak
yürütülmüştür.
Araştırmanın evrenini 2016-2017 öğretim yılında Amasya Üniversitesine bağlı Sağlık
Yüksekokulu Ebelik bölümü ve hemşirelik bölümünde öğrenim gören toplam 375 öğrenci
oluşturmaktadır. Araştırmada herhangi bir örneklem seçim yöntemi kullanılmadan evrenin tamamına
ulaşılması hedeflenmiştir. Araştırmanın yapıldığı tarihlerde izinli veya raporlu olma veya anketlere
eksik cevap verme gibi nedenlerden dolayı 333 öğrenciye ulaşılmıştır.
Veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu ve Genellenmiş Öz-yetkinlik Beklentisi Ölçeği”
kullanılmıştır.
Üniversite öğrencilerinin öz-yeterliklerini belirlemek amacı ile “Genellenmiş Öz-yetkinlik
Beklentisi Ölçeği” kullanılmıştır. Jerusalem ve Schwarzer (1979) tarafından algılanan genel özyetkinlik
duygusunu belirlemek için geliştirilen ölçek, günlük sıkıntılarla başa çıkma gücünün yanı
sıra her türlü stres verici yaşantıdan sonraki uyumu da kestirmeyi amaçlamaktadır. Hedef kitlesi
ergenler de dahil yetişkin gruptur. Ölçek 10 maddeden oluşan dörtlü likert tipi derecelendirme ölçeği
olup “doğru değil”, “biraz doğru”, “daha doğru”, “tümüyle doğru” seçeneklerinden oluşmaktadır.
Puanlamada 10 maddenin her birine verilen cevaplar toplanır ve tek bir puan elde edilir, puan aralığı
10-40’dır. Ölçek Türkçe’ye 1993 yılında Yeşilay tarafından çevrilmiştir (Tarhan, 2012, 103-104).
Ölçeğin Cronbach Alpha güvenirlik katsayısı .83 olarak bulunmuştur.
Bu araştırmada verilerin analizi için SPSS-22.0 paket programı kullanılmıştır. Araştırmaya
katılan öğrencilerin demografik özelliklerinden elde edilen veriler için frekans ve yüzde kullanılmıştır.