21. Yüzyılda Eğitim Ve Toplum Dergisi, cilt.6, sa.18, ss.673-683, 2017 (Hakemli Dergi)
Felsefenin, kendi özel ilkelerinde ontolojik manada düalizme varışı, felsefeyi ifade etmede alet haline gelen dil veya mantık açısından da düal ilkeler ile iş görmesine yol açmıştır. Çoğu zaman özne-nesne, özne-eylem, kavram-nesne, kavram-eylem gibi düal karşılıklılık durumları, dil üzerine kurulu yeni bir sembolleşme ve bu bağlamda yeni bir dil ifadesi yaratma eğilimi göstermiştir. Bu yaratımın zihinde başlayan serüveni, psiko-sosyal kavram biçimlenmeleri ve bunların göstergebilimsel manada sembolleşmesiyle, dilin yasalarının anlaşılma çabasına kadar uzanmıştır. Makalemiz bu açıdan linguistik sahada kümülatif ilerleyişin analitiğine göz atmaktadır.
In its highly distinctive principles, the arrival of philosophy to dualism has brought up philosophy to function with dual principles in terms of language or logic that turn out to be a tool in order to philosophize. Mostly, dual reciprocalities as subject-object, subject- action, conception- object or conception- action tended to create a new symbolization built up on language and in this context a new expression of language. The adventure of this creation started in mind reached out the attempts to understand the laws of language by forming psycho-sociological conceptions together with the symbolization of those conception in a semiotic way. From this point of view, our article go through the analytic of cumulative progress in the linguistic field.