59. Ulusal Nöroloji Kongresi, Antalya, Türkiye, 13 - 18 Aralık 2023, ss.52
Amaç: Literatürde beyindeki duyusal temsilin ontolojik veya embriyolojik kökeniyle ilgili tartışma devam etmektedir. Bu çalışmada, konjenital uzuv eksikliği olan katılımcıları sağlıklı kontrollerle karşılaştırarak somatosensoriyel organizasyonun kökenini ile ilgili tartışmaya katkı yapılması amaçlanmıştır.
Gereç ve Yöntem: Doğuştan ekstremite eksikliği olan dört katılımcı (üçü iki taraflı amelia, biri tetrameli, 19-31 yaş, iki kadın, iki erkek), 15 sağlıklı kişi (üç erkek, 12 kadın; yaş ortalaması 19,57±1,34 yıl) çalışmaya alınmıştır. Olgular kantitatif elektroensefalografi (QEEG) ve fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemleri ile değerlendirildi. QEEG verileri için konjenital uzuv eksikliği olan katılımcılarda katılımcıların yanaklarına, omuzlarına ve ayaklarına dokunulduğunda. CZ, C3 ve C4 elektrotlarındaki spektral gücün sağlıklı olanlardan farklı olup olmadığını değerlendirmek için one sample t-testleri yapıldı. fMRI kayıtlarında yüz ve el bölgeleri manyetik olmayan, pamuk takılı bir çubuk kullanılarak uyarıldı. fMRI verileri için, birey düzeyindeki ve grup düzeyindeki değişimler sırasıyla bir ve iki örnek t testiyle incelenmiştir. Ayrıca, maskelenen ilgi alanları Mann-Whitney U-testi kullanılarak sistematik olarak karşılaştırılmıştır.
Bulgular: Konjenital uzuv eksikliği olan katılımcılar ile sağlıklı kontrollerin somatotopik yapısının bazı ortak kalıplara ve çarpıcı farklılıklara sahip olduğu görüldü. QEEG sonuçlarında, doğuştan uzuv eksikliği olan katılımcılarda, dokunsal uyarı sırasında kortikal aktivitenin sağlıklı katılımcılara göre daha düşük olduğu ve tetramelili bireyin hem amelia hem de sağlıklı katılımcılara göre kortikal aktivite düzeyleri daha düşüktü. Ayrıca fMRI sonuçlarına göre yüzün temsili ağırlıklı olarak üst somatosensoriyel kortekse doğru yer değiştirdiği gözlendi.
Sonuç:
Konjenital uzuv eksikliği olan bireyler ile sağlıklı kontrollerin somatosensoriyel organizasyonundaki benzerlikler
ve farklılıklar, hem ontolojinin hem de plastisitenin etkin olduğunu ve gözlenen değişimlerin nedeni olabileceğini
desteklemektedir.