Why Think Tanks matter; Emerging Policy Issues and Policymaking Actors, Isparta, Türkiye, 27 Ocak 2016, ss.31-41
Demokratik toplumlarda sivil toplum demokrasinin vazgeçilmez yapı taşlarından birini oluşturmaktadır. Avrupa’da sivil toplumun ortaya çıkması 19. Yy’ın sonlarına denk gelmektedir. Batı Avrupada 19.cu yüzyılın ikinci yarısında endüstrileşmenin ve modernleşmenin sonucu olarak özellikle Katolik ve Protestan inanç kurumları, hiçbir inanca bağlı olmayan kurumlar ve işçi hareketleri alanlarında sivil toplum örgütlenmeleri vardı. 20.ci yüzyılın başlarında ise yöneten ile yönetilen tabaka arasındaki boş alan sosyolog Jolles’in tabiriyle Think Tank ve NGO’larla doldurulmuştur. Çünkü endüstrileşme şehirleşmeyi ve refahı da beraberinde getirmişti ve bunun paylaşımı için mücadele verilmekteydi. II. Dünya savaşında halkın yaşadığı zorluklar ve açlık yüzünden bu savaştan sonra 1960 lardan itibaren özellikle bireyselliğin gelişmesiyle inanç şemsiyesinin dışında örgütlenme hız kazanmıştır. Günümüzde Hollanda toplumunu bir arada tutan güç içinde barındırdığı yüzbini aşan NGO’lardır. Türkiye’de sivil toplumun oluşumu Avrupa ve Amerika’daki örneklerinden farklı bir şekilde ve çok daha geç gerçekleşmiştir.
Hollanda’da büyük STK’ların kendi kurumlarının çatısı altında özerk olarak çalışan ThinkTank’leri vardır. Güvenlikten su yönetimine kadar birçok alanda faaliyet gösteren bu Think Tank’ler, Hollanda gibi küçük ama gelişmiş bir ülkenin sanayi ve ticaretle ekonomisini ayakta tutmak için yeni stratejiler öne sürmektedir. Hollanda sivil toplum kuruluşlarına üyelik ve katılım açısından Avrupada 2.ci konumdadır. Halkın %80’i sivil toplum kuruluşlarının üyesi ya da gönüllüsüdür. Bu sivil toplum kuruluşları demokrasinin en temel yapı taşlarından biri olarak Hollanda’da gerek yerel, bölgesel gerekse ulusal ve uluslararası düzeyde yöneticileri ve yöneticilerin aldıkları kararları etkilemektedir. Buna karşılık Türkiye’de sivil toplum kuruluşlarının bir kaç alan dışında hükümetleri etkileyemediği bilinmektedir. 1200’lerde Hollanda’da sel tehdidi altındaki insanlar “doğal düşmanları: suya karşı uzlaşmak zorunda kaldı. Çünkü sel geldiği zaman istisnasız herkesi silip süpüreceğini fark etmişlerdi. O zamandan bu yana, uzlaşma, demokrasi yolunda Hollandalıların iletişim kültürünün temeli olmuştur.
Non-governmental organisations constitute one of the essential components of democracy in democratic societies. Non-governmental organisations appeared in Europe in the second half of the 19th century. As a result of industrialisation and modernisation, there were especially Catholic and Protestant religious institutions, non-religious institutions and non-governmental organisations that worked for labour movement in Europe in the second half of the 19th century. The gap between the governing and the governed was filled by Think Tanks and communication networks of NGO’s in the beginning of the 20th century, as sociologist Jolles states. This is because industrialisation brought about urbanisation and prosperity, and there was a struggle to share it. After World War II, as the idea of individualism developed from 1960’s on, non-religious organisations gained speed. Today, the power that keeps the Dutch society together is over one hundred thousand NGO’s it has. The Netherlands is one of the countries with an advanced education, democracy and thus advanced non-governmental organisations. The emergence of non-governmental organisations was quite late compared to Europe and America as a result of the fact that democracy is still developing in Turkey and it has a mostly central governing structure.
Bigger NGO’s in Netherlands have their own autonomous Think Tanks. The Think Tanks, which work on a wide range of fields from safety to water management in the Netherlands, come up with new strategies to support the industry and trade and thus the economy of the Netherlands, a small, yet developed country. The Netherlands ranks the second in Europe regarding the membership to NGO’s and volunteering. 80% of the society is members of non-governmental organisations or volunteers. These non-governmental organisations, as one of the most basic components of the democracy, influence both local and regional level governors and also national and international level governors and their decisions. In this sense, it is known that NGO’s in Turkey cannot influence the decisions of governors except a few areas. People of the Netherlands, who were under the threat of floods in the 1200’s, had to come to a consensus against their “natural enemy: water” when they realized that floods would sweep everyone without exception. Since then, consensus has been the basis of their communication culture on the road to democracy.