Kıyı kenti kavramı, içerdiği su ve kara bileşenleri ile çift kutuplu bir mekansallık sunar. Kara ortamı genişliğinin ulaştığı en uç nokta olarak kıyı, başka bir ortama geçişte arayüz olarak belirerek bir sınır deneyimi kurgular. Sucul (aquatic) ve sucul olmayan (nonaquatic) her iki yüzün birbirine karıştığı, ayrıştığı, birbirini her an yeniden tanımladığı, olumladığı ya da ihlal ettiği ikili bir bileşen olarak karşımıza çıkan bu deneyim, kara ve su ekosistemini ortak bir “physis” ve “poesis”te birleştirir.