TASARRUFUN İPTALİ DAVASININ (İİK M.277 vd.) KONUSUZ KALMASI


IŞIK M.

Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, cilt.12, sa.2, ss.1193-1216, 2022 (Hakemli Dergi) identifier

Özet

Kural olarak borçlu, dürüstlük kuralı gereği (MK m.2/1) borçlarını tam ve zamanında ifa etmelidir. Buna karşın borç lu, rızaî olarak borcunu ifa etmediği gibi, alacaklının cebri icra prosedürüyle alacağını elde etmesine mâni olmak amacıyla malvarlığı üzerinde tasarrufta bulunabilmektedir. Kanun koyucu, bu tarz tasarruf işlemlerinin alacaklı ba kımından iptali için İcra ve İflâs Kanunu m.277 vd. hükümlerde tasarrufun iptali davasını düzenlemiştir. Bu dava ile alacaklı, belirli tasarruflar sonucu borçlunun cebri icra alanından çıkardığı malvarlığı değerleri üzerinde haciz ve satış talep etme yetkisi elde edebilmekte yahut borçlunun bazı tasarruflarının kendisi bakımından iptalini talep etmektedir. Tasarrufun iptali davası ile üçüncü kişinin malvarlığı etkilendiğinden, tasarrufların hangi hallerde iptale tabi olduğu kanunî düzenlemelerle öngörülmektedir. Somut olayın kanunî düzenlemelerdeki koşul vakıaları karşılaması halinde dava kabul edilecek, aksi halde ise esasa ilişkin nedenlerle dava reddedilebilecektir. Dava şartlarında eksiklik olması halinde ise, davanın reddi usulî nedene dayanır. Bu ihtimallerden başka, davanın farklı şekilde sona ermesi de müm kündür. Davanın görüldüğü esnada yargılama dışında meydana gelebilecek bazı olaylar neticesinde, esas hakkında karar verilme gereği ortadan kalkabilir. Bu halde, dava konusuz kalmıştır. Daha açık bir ifade ile yargılama dışında gerçekleşen bu olay ile, dava ile elde edilmek istenen neticeye yargılama dışında ulaşılmış yahut ulaşılma imkânı kalmamıştır. Bu sebeple artık davanın esas bakımdan incelenmesi için bir neden bulunmamaktadır. Çalışmamızın ana çerçevesi, tasarrufun iptali davasında davanın konusuz kalmasıdır. İlk olarak tasarrufun iptali davasına özgü olarak davanın konusuz kalmasına neden olan olaylar tespit edilmeye çalışılacaktır. Bu olayların tes pitinde, çoğunlukla yargı içtihatları göz önüne alınacaktır. Davanın konusuz kalması üzerine, bu olgunun davaya ge tirilmesi gerekmektedir. Mahkeme davanın konusuz kaldığını tespit etmişse Hukuk Muhakemeleri Kanunu m.331/1 uyarınca karar verilmesine yer olmadığı kararı ile yargılamayı sona erdirecektir. Bu kararın hukukî niteliğine dair in celeme yapıldıktan sonra, yargılama giderlerine nasıl hükmedilmesi gerektiği incelenerek çalışmamız sona erecektir.
As a rule, the debtor should fulfill his/her debts fully and on time, in accordance with the rule of good faith (Civil Code Art. 2/1). But the deptor may not the debt consentingly and may also dispose of his/her assets in order to prevent the creditor from obtaining the debt through forced enforcement procedure. Law-maker has regulated Actio Pauliana for the cancellation of such act of disposal in terms of the creditor in Enforcement and Bankruptcy Code m.277 ff. The creditor demands with this action the authority to demand attachment and forced sale on the assets that the debtor has removed from the enforcement area as a result of certain dispositions, or cancellation of some of the debtor’s disposal in terms of himself/herself. Since the goods belonging to third parties are affected by Actio Pauliana, the legal regulations stipulate in which cases the disposals are subject to cancellation. If the concrete case meets the conditions in the legal regulations, the case is accepted. Otherwise the case is dismissed. In case of deficiencies in the cause of action, the dismissal of action is based on procedural grounds. Apart from these possibilities, it is also possible for the case to end differently. As a result of some events that may occur outside during the proceeding, there is no need to decide on the merits. In this case, the action is devoid of essence. More clearly, with this event that took place out of proceeding, the desired result with the suit was reached outside the proceeding or not possible to be achieved. Therefore, there is no reason to examine the case on the merits. The main framework of our study is devoid of essence in Actio Pauliana. Firstly it will be tried to determine the events that cause the devoid of essence, specific to Actio Pauliana. In the determination of these events, mostly judicial decisions will be taken into account. After the devoid of essence has occured, these event must be taken in the proceeding. If the court determines the devoid of essence, it ends the proceeding with decision of no need to Adjudicate accordings to Civil Procedure Code Art. 331/2. After examining the legal character of this decision type, it will be examined how to decide on litigation expenses and our study will come to a close.