I. Uluslararası Akdeniz Kadın Çalışmaları Kongresi |, Antalya, Türkiye, 21 - 23 Ekim 2021, ss.65-66, (Özet Bildiri)
Küresel gıda sistemine karşı başka bir gıda ve tarım rejiminin mümkün olduğunu iddia eden bu çalışmada,
gıdaya atfedilen politik, ekonomik, toplumsal, kültürel ve ekolojik anlamların ayırdına vararak bir taraftan
mevcut gıda düzeninin sorunlarına işaret edilmekte diğer taraftan da bu yıkımların sebebi olan sistemin
iyileştirebileceği, düzeltilebileceği ya da değiştirilebileceğinin umudu yeşertilmekte ve bunun mümkün
olduğu öne sürülmektedir. Küreselleşme ve neoliberal politikalarla hegemonik hale gelen yoğun girdi
(herbisit, pestisit, gübre, tohum) kullanımına dayalı ve monokültür ekimi destekleyen gıda rejiminin
günümüzde ekolojik, toplumsal ve politik açıdan sürdürülemez olduğu tartışılmaktadır. Bu çalışma,
toplumsal cinsiyet temelinde kadınların maruz kaldığı ayrımcı politikaları gıda sistemi üzerinden ortaya
çıkarmayı amaçlamaktadır. Tohumun biriktirilmesinden, toprağın hazırlanmasına ve oradan hasada kadar
üretimin birçok aşamasında yer alan kadın üreticiler, kaynaklara erişimde, karar alma mekanizmalarına
katılımda ve gıdaya erişimde ise ayrımcılıkla ve eşitsiz politikalarla karşılaşmaktadır. Bilgilerinin ve
deneyimlerinin değersizleştirildiği monokültüre dayalı endüstriyel tarım modelinin karşısında kadınlar,
biyoçeşitliliği koruyan ve ekolojiyle uyumlu bilgi ve pratiklerini unutmakla karşı karşıya bırakılmışlardır.
Feminist gıda çalışmaları, bu noktada feminist bilgi, eşitlik, adalet ve demokrasi değerlerini yükselterek
paradigmatik bir değişikliğe gitmenin önemini vurgulamaktadır. Biyoçeşitlilik, yoksulluk ve gıdaya erişim
gibi konularda toplumsal cinsiyet temelli yaşanan eşitsizliklere karşı agroekolojiyi bir mücadele zemini
olarak tanımlamaktadır. Ekolojik olarak sürdürülebilir ve adil bir toplumsal yapıyı kurgulayan bir bilim,
pratik ve toplumsal hareket olarak agroekoloji toplumsal cinsiyet kaynaklı iktidar ilişkilerini ortadan
kaldırmak için bir potansiyel olarak tartışılmaktadır. Agroekoloji ile kadınlara mevcut ekonomik sistem
içinde daha fazla imkan yaratılmasından ziyade, üretimin ve yeniden üretimin görünür olduğu ve cinsler
arasında eşit paylaştırıldığı yeni bir toplumsal formasyon amaçlanmaktadır. Gıda hakkı, gıda demokrasisi
ve gıda egemenliği kavramları bağlamında kadınların tarımsal gıda üretim süreçlerinden dışlanma
nedenlerinin ve süreçlerinin anlaşılması için kavramsal bir tartışma zemini oluşturmaktadır. Kadınların
bilgisinin ve deneyimlerinin mekanize olmuş modern tarım öğretileriyle uyumlu olmamasından dolayı
“ilkel” bulunduğu endüstriyel tarımın yarattığı mono-kültür zihniyete karşı agroekoloji, yerel ve geleneksel
bu bilginin dayanışmacı, biyoçeşitliliğe saygılı ve ekolojiyle uyumlu değerlerini temel alarak mevcut üretim
yapısının değişmesi için önemli bir alternatif tarımsal üretim biçimi önermektedir. Feminist bir yaklaşımla,
kadınların bilgisi ve deneyimi bu geçişte yol gösterici olarak tarihsel saygınlığına kavuşturulmaktadır.
Çalışmanın sonuç bölümünde, dünyanın farklı bölgelerinde kadınların deneyimlediği agroekoloji
uygulamalarına değinilerek başka bir gıda rejiminin imkânları ortaya konulacaktır.