Vasküler Düz Kas Hücrelerinde Ras Transfeksiyonu Sonrasında Ang II Uyarımında İnterferon y ile Oluşturulan Apoptoziste Akt nin Rolü


Yeşilkaya A. (Yürütücü), Tokay A.

Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje, 2006 - 2007

  • Proje Türü: Yükseköğretim Kurumları Destekli Proje
  • Başlama Tarihi: Ocak 2006
  • Bitiş Tarihi: Ekim 2007

Proje Özeti

Angiotensin II’nin (Ang II) hem apoptotik hem de anti-apoptotik sinyal mekanizmaları üzerinde etkili olduğu yapılan çalışmalar ile görülmektedir. Vasküler düz kas hücrelerinde (VDKH) anti-apoptotik etkilerini Akt/protein kinaz B (PKB) üzerinden gösterdiği de bilinmektedir. Bununla birlikte, aktive olmuş fosforile Akt’nin hücre içinde aktivasyonunu sağladığı birçok alt sinyalizasyon yolları arasında IKK (NF-kB – hücre yaşamsallığı), p70S6K (protein sentezi) gibi yolların yanı sıra, mitokondriyal proteinlerden Bad, Bcl–2 gibi aktivatörler üzerinden apoptozisi tetiklediği de gösterilmiştir.

Literatürdeki çalışmalarda gözlemlediğimiz bu ikilem ve çelişki; Akt’nin hem hücre yaşamsallığında hem de apoptoziste rolünün olması, bu molekülün onkojenik şartlarda da hücreyi apoptozise götürebilmekte bir hedef molekül olabileceğini göstermektedir.

Çalışmamızda, VDKH’lerinde, Akt’nin özellikle apoptozis için bir kavşak proteini olduğunu gösterebilmek amacıyla, primer VDKH kültüründe Ang II uyarımına bağlı olarak Akt fosforilasyon düzeylerini, aynı hücre kültüründe interferon-g ile apoptotik şartlarda da gözlemlenmesi düşünülmektedir. Bununla birlikte, Ras-plazmidi yardımıyla onkojenik VDKH’lerinde interferon-g ile apoptotik sinyalizasyon yollarının aktive olduğu durumlarda Akt fosforilasyon düzeyleri kıyaslanacaktır. Onkojenik ve normal hücrelerde olası Akt fosforilasyonunun etkilediği aşağı efektör molekülleri ile etkileşimini gözlemleyebilmek amacıyla Bad ve Bcl–2 immünpresipitasyonları ve kaspas III ölçümleri ile apoptotik sinyallerin hücre içerisinde tetiklendiği ispat edilecektir.

Bu doğrultuda, çalışmamızın getirdiği bilimsel katkı olarak; onkojenik VDKH’leri apoptozise götürülürken, anahtar molekül olarak belirlediğimiz Akt’nin rolünün belli olması, ileri kanser çalışmalarına da moleküler düzeyde ışık tutacağı kanısındayız.