Akdeniz Yahudileri, Sefaradlar, Ladino Dili ve Kültürü: Nasreddin Hoca ve Djoha Üzerine Mukayeseli Bir Çalışma


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Akdeniz Üniversitesi, Akdeniz Uygarlıkları Araştırma Enstitüsü, Akdeniz Ortaçağ Araştırmaları, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2021

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: Ömer Faruk Dağci

Danışman: Arda Arıkan

Özet:

Akdeniz havzasına ve kıta Avrupa’sına yayılan Yahudiler, yaşadıkları coğrafyada

oluşturdukları dini gelenek, kültür ve âdetler bakımından temelde iki topluma ayrılır. Aşkenaz

Yahudileri özellikle Doğu Avrupa’da yaşamış olan Yahudileri nitelerken Sefarad Yahudileri,

Sefarad sözcüğünün İbrani dilinde “İspanya” anlamına gelmesinden de anlaşılacağı gibi,

İspanya kökenli Yahudileri nitelemektedir ki bu toplum 1492 yılında İspanya’dan kaçarak

Osmanlı devletine sığınan Yahudilerin oluşturduğu grubu kapsamaktadır. Sefarad Yahudileri

Akdeniz’in batısından doğusuna yapılan göç ile daha sonra Ladino olarak adlandırılacak olan

İberya dillerini de beraberinde Osmanlı topraklarına getirmişlerdir. Ladino edebiyatının sözlü

geleneğinde önemli bir yere sahip olan mizahi figür şüphesiz Djoha’dır. Nasreddin Hoca ile

aynı coğrafyada anlatılmış ve aktarılmış olan Djoha hikayeleri, Nasreddin Hoca’ya ve

Nasreddin Hoca’nın içinde bulunduğu Türk İslam kültürüne ait birçok unsuru barındırır. Bu

ortak unsurların gün yüzüne çıkarılması için Pertev Naili Boratav’ın “Nasreddin Hoca” isimli

eseri ve Matilda Koen-Sarano’nun “Djoha Ke Dize?” isimli eseri üzerinden mukayeseli

incelemesi yapılmıştır. Mukayese sonucunda elde edilen bulgular paylaşılarak Djoha

hikayelerinde Nasreddin Hoca’nın dönüşümü gözler önüne serilmektedir.